Belgariad konu itibariyle Kadim günlerde tanrılar bir araya gelerek Dünya'yı yarattı. Sonra bu tanrıların en başı olan Aldur, küre şeklinde bir taş alıp yaşayan ruh haline getirdi. Bu taş canlılar tarafından çok sevildi ve ilgi gördü. Aldur onunla mucizeler yarattı. Ama birgün tanrılardan olan Torak gözü dönerek bu taşa sahip olmak istedi ve sahip oldu. Ardından Kadim tanrılar ve büyücü Belgarath ile birlikte taşı geri almak için mücadele verdiler ve en sonunda Torak'ı uzun uykusunda uyurken yenip taşı aldılar. Ama Torak bunu unutmamıştır ve taşı geri isteyecektir. Kadim günlerden yüzyıllar sonra bir çiftlikte yaşayan çocuk Garion ve onun Pol teyzesi ile ana hikâye başlıyor, burada Kurt adındaki bir gezgin ve masalcı da onlara eşlik eder ve hikâye devam eder. Pol teyze önemli bir gücün çalındığını anlar ve olaylar tekrar gelişmeye başlar. Garion da tuhaf bir adam veya yaratığı halüsinasyon olarak görür ve iyice merak unsuru artar. Bundan sonra ne yazarsam spoiler olur konu itibariyle o yüzden kendi fikirlerime geçmek istiyorum; Belgariad diğer klasik fantastik kitapların aksine betimlemeleri zayıf ve olay örgüsü hızlı ilerleyen bir kitap, bu nedenle okuyucuyu çabucak içine çekiyor. Yüzüklerin Efendisi'ne çok benzediği söyleniyor ama ben öyle aman aman bir benzerlik göremedim. Benzerlik olarak neredeyse her fantastik kitapta olan büyücü, yolculuk, seçilmiş karakter vs. Gibi unsurlar barındırıyor. Ben çok sevdim, okurken çok keyif aldım. Yer yer gizemli konular ve diyaloglar oluyor bu da sizi daha da çok kitaba bağlıyor. Biraz dizi-film tadında kitap okumak isteyen herkese tavsiye ederim, hemen ikinci kitaba geçeceğim. İncelemeyi bitirirken söyleyeyim 'ilk kitap itibariyle' favori karakterim İpek oldu.

Kehanetin OyuncağıDavid Eddings · Metis Yayıncılık · 2016416 okunma

·

207 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.