Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Demografik İşgal
Demografik İşgal
,
Ümit Özdağ
Ümit Özdağ
’ın Türkiye’nin güncel sorunları arasında en çok önem verdiği sığınmacı meselesi ile ilgili kaleme aldığı kitabı. Kitap boyunca gerek tarihten örneklerle, gerek güncel sayılarla, gerek gelecek projeksiyonlarla sadece Suriyeliler ya da Afganlar değil, ileride kapımıza dayanacak milyonların Türkiye için nasıl bir tehdit olacağını anlatıyor. Ümit Hoca’nın Yeniçağ Gazetesi’nde 12 yıl önce ne yazdığını bilen, konuşmalarını ve metinlerini devamlı takip eden birisi olarak, kitapta yeni bir şey bulmadım. Bu benim için sadece bir derleme kitabı. Ancak “Bu adam ne anlatıyor?” diye merak edip, Zafer Partisi’ni ve Ümit Özdağ’ı tanımak isteyenler için iyi bir özet olacaktır. Kitap, sınırımızdaki mayınların, Suriye iç savaşından önce sökülmeye başlandığını bize hatırlatarak, “Bombalandıkları için gelmediler, gelmeleri için bombalandılar.” tezini anımsatıyor. “Türkiye, Suriye sınırının kontrol altına alınabilmesi ve özellikle kaçakçılığa mani olabilmek ve suçluların sınırı kolayca geçebilmesini önlemek için 1954 yılında 510 km uzunluğundaki bir bölümüne yer yer 350-400m genişliğinde bir bant şeklinde 615.419 anti personel mayını döşemişti. Öte yandan da Türkiye Ottawa Sözleşmesi'ne 25 Eylül 2003'te katılmış, anlaşma 1 Mart 2004'te yürürlüğe girmiştir. Böylelikle Türkiye, 1 Mart 2014'e kadar tüm mayınları temizleme yükümlülüğü altına girmiştir. 2007-2013 arasında sınırımızdaki mayınlar aşamalı olarak temizlendi.” Bunun sebebinin de Türkiye’de daha önce Türk-Kürt ve Alevi-Sünni iç savaşlarının denenmesinden sonra gerekli olan yeni fünye olduğunu söylüyor: “İç savaş için bir dış "patlayıcı fünyeye" ihtiyaç vardır. Bu patlayıcı fünyenin Anadolu'ya yabancı, ikinci bir millet olarak getirilen Suriyeli Araplar olması tasarlanmıştır.” Bu göçlerin Türkiye’ye getirdiği maddi zararları madde madde, sayılar paylaşarak anlatıyor. Bu sayılar ile “Suriyelilere harcanan para cebimizden çıkmıyor, Avrupalılar gönderiyor.” argümanını da boşa çıkarıyor: "2011 - 2019 arasında Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler'den gelen ve kullanılan fon miktarı 7.9 milyar dolar. Aynı dönemde Türkiye bütçesinden 51.1 milyar dolar çıkmıştır. Kayıt dışı istihdamdan dolayı 8.5 milyar dolar vergi kaybına uğranmıştır. Bu toplam 59.6 milyar dolar maliyetin içinde Türkiye'nin Suriye'de gerçekleştirdiği askeri harekat bölgelerinde yaşayan 3 milyon Suriyeli için yaptığı harcamalar yoktur. ÖSO için yapılan harcamalar yoktur. Askeri operasyonların maliyeti yoktur. Türk esnafının uğradığı zarar yoktur. - Haziran 2023 itibariyle Türkiye'nin zararı: Suriyeliler için ülke içinde katlanılan maliyet: 105.3 milyar dolar Suriye'nin kuzeyine yapılan kalkınma yardımının 11 yıllık maliyeti: 56.3 milyar dolar Kayıt dışı çalışan Suriyelilerden doğan 12 yıllık vergi kaybı: 10.5 milyar dolar Suriyelilerin yurtdışına yaptığı toplam transfer: 11 milyar dolar. Toplam: 183.1 milyar dolar." Bu paranın ne kadar büyük bir meblağ olduğu yine kitapta verilen şu örnek ile görülebilir: “Türkiye - Suriye sınırında 2015 yılında Rus savaş uçağının düşürülmesi krizi sonrasında başlayan ekonomik savaşın toplam maliyeti, hesaplanabilir kalemlerle Türkiye için en az 13 milyar dolar olmuştur. Gıda ihracatında 500 milyon dolar, İnşaat sektöründe 3 milyar dolar, Turizm sektöründe 9.4 milyar dolar kayıp yaşanmıştır.” Kitapta başlık başlık, Suriyelilerin yarattığı dolaylı sorunlardan da bahsedilmiş. Buna örnek olarak işsizlik, eğitim kalitesinin düşmesi ve sınıf mevcudiyetlerinin artması, dinde yozlaşma, sağlık sorunları, büyüyen Suriye mafyası gibi konular anlatılmış: “Merve Çavdar, 25 yaşında genç bir öğretmen adayıydı. İşsizlikten intihar etti. Onun gibi 42 öğretmen adayı 2016-2017 yıllarında hayatlarına işsizlikten ötürü son verdiler.” “Suriyelilerin ve Afganların gelişi son 30 yılda Türkiye'de ilk kez verem hastalığının artması ile neticelenmiştir. Keza 2005'te binde 5'e düşen Tüberküloz %3.6'ya çıkmıştır. Binde 2'ye düşen suçiçeği hastalığı daha 2015'te %4'e çıkmıştır. Yok edilen el-ayak hastalığı 10 binde 1'den %2'ye çıkmıştır. 2011 öncesinde 11 olan kızamık vakası göç sonrasında 1000'i geçmiştir. Gaziantep'te yok edilmiş olan şark çıbanı ve çocuk felci tekrar ortaya çıkmıştır.” Suriyelilerin burada kalması için operasyon ve manipülasyon yapanların, Türklere hangi konularda yalan söyledikleri de olabildiğince anlatılmış. “Kadın erkek birlikte, ailecek geliyorlar.” yalanlarına karşı resmi veriler kullanılmış: “Resmi rakamlara göre Türkiye'de yaşayan Suriyeli sığınmacılar içerisinde 1 milyon 983 bin erkek, 1 milyon 676 bin kadın var.” “Ensar-muhacir” duygu sömürüsüne karşı şu örnek yazılmış: “Mekke'den Medine'ye Hz. Peygamber'imizin Hicret'i gerçekleştiğinde, Mekke'nin nüfusu 25 bin, Medine'nin nüfusu 12 bin civarında idi. Göç edenlerin sayısı ise 180 civarındaydı. Bu örnekle Suriyeli göçünü sayısal anlamda bir tutmak mantık dışıdır.”
Demografik İşgal
Demografik İşgalÜmit Özdağ · Destek Yayınları · 2023145 okunma
·
139 görüntüleme
Serhat okurunun profil resmi
Kendisini sevmem ama bu meselede hemfikiriz. TÜİK verilerine göre ülkemizde takriben 4 milyon Suriye'li mülteci mevcut. İşin fena yanı onlarda doğum oranı 5.3 iken bizde 1.7. Bu da demek oluyor ki ciddi bir demografik tehlike ile karşı karşıyayız. İlaveten, bahsedildiği gibi hastalıklarda ve asayiş olaylarında yükselme , istihdam oranında düşme, talep yağunluğu sebebiyle ürün, hizmet ve kira ücretlerinde fahiş fiyat yükselişi görülmektedir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.