Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
8/10 puan verdi
'Yaş almak', 'yaşlanmak' kelimesinin yerine sıkça kullandığım bir söz grubu şu aralar. Yaş almak daha güzel duygular uyandırırken yaşlanmak kötüyü çağırıyor sanki, bilmiyorum. Kelimeler ve bireyde canlandırdıkları her zaman farklı, hep biricik. Barnes da tam da öyle farklı düşünüp yazanlardan: her nasılsa yaşlılık ve ölümü bağdaştırdığımız noktada kendine özgü fikirleriyle farklı hikâyeler çıkarmış ortaya Limon Masası'nda. 11 öykü var kitapta fakat kitaba ismini veren Limon Masası isimli bir öykü yok. Kitabın isminin sırrı arka kapakta saklı: "Zira limon, Çinlilere göre ölümün simgesidir. Limon Masası da bir restoranda, oturulduğunda ölümden konuşmanın zorunlu hale geldiği bir masa..." Buna mutabık kalarak oturuyor Limon Masası'na, alıyor bizi karşısına ve anlatıyor Barnes. Bildiğimiz ama yine onun gibi bakmadığımız bir sürü hayatın yaşlanma hikayesine ortak ediyor bizi Julian Barnes: Aynı kuaförde geçen yılların yaşlılığı beraberinde getirmesi. İki yaşlı kadının aynı kafede aynı rutinlerle birbirlerine hikayelerini anlatmaları, anlatacak başka kimseleri yok diye ve anlattıkça geçmişi tekrar tekrar gözlerinde canlandırmaları. Yıllar sonra kendisi de büyüyüp bir yetişkin olduğunda anne-babasının ayrı evlerde yaşama süreçlerine tanık olmak. (Çünkü yaşlılığa kadar bir arada kalındıysa neden şimdi bu ayrı yaşama isteği?) Alzheimer olan eşine - iyi günde kötü günde dedikleri gibi - sürekli yemek tarifi okuyan bir kadın. Julian Barnes'a mektuplar yazan bir kadının mektuplarının aniden kesilmesi. (Evet, Barnes kendi öykü kitabında kendi yarattığı karakterle kendisine mektuplar yazıyor!) Ve daha nicesi. Bazen kahkahayla, bazen hüzünle, bazen karakterlere kızarak bazen de acılarına ortak olarak okudum her birini. Ve pek tabi oturduğum için Limon Masası'na ben de kendi hikayemi düşünmedim değil. Okumadıysanız okuyun, tanışmadıysanız tanışın bu muzip fakat hatıralarla ikişkisi her kitapta bir noktada karşımıza çıkan bey ile.
Limon Masası
Limon MasasıJulian Barnes · Ayrıntı Yayınları · 200664 okunma
·
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.