Tarih araştırılmaya mahkûmdur. Her yeni bir buluş ya da herhangi bir işaret tarihî araştırmaya kapıları aralar. Yüzyıllar boyunca süre gelen bilmediğimiz nice tarih yazacak tapletler, tapınaklar, mezar taşları, yazılar, madenler vardır. Bunları düşünmeye belki vaktimiz olmaz ama yerimize araştırmalarını titizlikle sürdüren arkologlar var olup bilgilerini kitaplara taşıyarak bilmemize olanaklar sağlamaktalar. Kayıp olan Mu kıtasında yaşayan yerleşikler ile Türkler arasında bir bağın olduğuna inan Mustafa Kemal Atatürk Maden bilimcisi, tarihçi ve araştırmacı James Churchward ile gizli çalışmalar yapıyor. Atatürk'ün eline geçen tapletler tarihi yeniden yazacak kadar önem taşımaktadır. Dünya güçlerinin peşinde olduğu bu tabletleri gizliyor. Yıllar sonra Dolmabahçe Sarayı yakınlarında denizde gerçekleşen bir kaza sonucunda gün yüzüne çıkan tapletleri dış güçler çalıyor. Devlet yetkileri tarafından görevlendirilen Hakan Geda macerası bundan sonrasında başlıyor. Tabletleri bulma operasyonuyla bugün olup biten tüm doğa olayların teknolojik olaylarla nasıl gerçekleştiğine, 2015 tarihinde, birkaç ay önce meydana gelen depremin olacağının bilgisinin verilmesi gerçekten şaşırtıcıdır. Moğolistan çöllerinde Hakan Geda çatışmalarla terlerken Şanlıurfa'da Göbeklitepedeki kazılarda bulunan tabletlerin orayla nasıl bir bağlantı içinde olduğunu öğrenmesi ise daha da şaşırtıcı oldu. Mu kıtası nerede ve neresi olduğunu öğrendiğinizde küçük dilinizi yutar gibi olursunuz. Piri Reis ile tanıdığım Hakan Geda, Kutay Yabgu karşısında gerilimi yüksek dozda heyecanlandırdı. Bu da kim der gibisiniz? O zaman Kayıp Kıta ile tanışabilirsiniz. Tanışınca hissettiklerimi hissedecek misiniz?

Kayıp KıtaCenk Kayakuş · Kanon Kitap · 201854 okunma

·

22 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Okumaya Sevdali