Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Ningen Şikkaku (人間失格) | İnsanlığımı Yitirirken Goodreads: 3,9/5 1000kitap: 7,4/10 5/5 “O adamın üç fotoğrafını gördüm.” “Ancak gerçek ustalar en dikkat çekici nesneleri alıyor ve kendi yorumlarıyla güzel bir şey yaratıyorlardı. Yahut da en çirkin nesneleri alıyorlar ve açık seçik sihirleriyle onları ifade etmenin neşesiyle dolduruyorlardı -onları görünce mideleri altüst olsa dahi. Kısacası, gerçek usta, başkalarının beklentileri tarafından en ufak bir şekilde etkilenmez.” İthaki japon klasiklerini yayımlamaya başladığında ilk bu eserle başlamak istemiştim ama başka eserlere öncelik vermiştim. Yazarın en çok bilinen eseri olduğu için “Nasıl olsa mutlaka okurum…” düşüncesi ile hep ertelemiştim. Pişman mıyım? Evet, keşke daha önce okusaydım. “O adamın üç fotoğrafını gördüm.” cümlesiyle okumaya başlıyoruz eseri. İlk cümleyi okuduğumda kurgunun geriye doğru ilerleyeceğini anladım ve sevindim. Kronolojik sıralamada farklı olan eserleri ben seviyorum. Yo-çan’ın üç hatıratından oluşan bir eser okuyoruz. Yo-çan kendini ifade edemeyen, ifade ettiğinde insanların onunla dalga geçebileceğini düşünen, özgüveni düşük olan bir karakter. Fakat söz konusu bireysel iletişimde yaşadığı eksiklikleri kendi tabiriyle “içindeki soytarı” ile kapatıyor. İnsanları güldürmeye çalışıyor ve bu hazin süreç çocukluk zamanlarında başlıyor. Çok ders çalışmamasına nazaran okul notları oldukça iyi, kendisi de esasen ressam olmak istiyor. Fakat babası bu isteğini pek hoş karşılayacak bir karakter değil. Bu nedenle eğitim hayatı babasının isteği doğrultusunda şekilleniyor. Fakat kendileri taşrada yaşıyor ve okumak için daha sonra kente gitmek durumunda kalıyor. Tam olarak kitabın da ismini aldığı süreç “insanlığını yitirmesi” burada başlıyor. Kitabın başlarında okurken Yo-çan karakterinde psikolojik bir rahatsızlık olduğunu düşünmeye başladım. Ve okudukça fark ettim ki aslında çocukluğunda onarılmayan özgüven yetersizliği yaşı ilerledikçe daha farklı, daha büyük problemlere ve bazı bağımlılıklara yol açtı. Yo-çan’da insanlara güven problemi de oldukça fazla. Hatta güven sorununu Yo-çan “trajedi” olarak nitelendiriyor. Kitabın sonuna geldiğimde duygulandım ama bu bir duygulanmaktan ziyade Yo-çan adına kederlenmekti, diyebilirim. Kitapta Yo-çan’ı insanlığını yitirirken okuduğunuz için aslında kişinin “insanlığını yitirmemek” adına nelerden uzak durması gerektiğini bir kez daha net bir şekilde görüyorsunuz. Başta aile olmak üzere bireysel değerlerin önemini, çevrenin önemini bir kez daha hatırlatan çok güzel bir eser. Kitabın genel atmosferi bana Stefan Zweig’ın eserlerini çağrıştırdı. Kasvetli bir atmosfer var; fakat bu durum okuru bunaltmıyor. Okur sadece kitaptaki kurguya tanıklık ediyor. Eserin içinde geçen konuya gelince ne kadar kurgu ne kadar gerçek olduğu tartışılan bir konu. Çünkü kitaptaki ana karakter Yo-çan’ın otobiyografisini okuyoruz ama Yo-çan eserde, “doğruları söyleme yeteneğinden yoksun” olduğunu söylüyor. Tam da bu nokta üzerinde duruluyor eserde genel olarak. Yo-çan’ın söylediği doğruysa; yani doğruları söyleme yeteneğinden yoksun ise otobiyografi türünde bir günlük okuduğumuz için o kurgunun doğru olmadığını düşündürüyor. Eğer Yo-çan kendisi hakkında dürüst bir itirafta bulunuyorsa o zaman anlattıkları ne kadar doğru? Nihayetinde sizi biraz beyin fırtınasına sürüklüyor sonunda eser. Okurun dünyaya bakışını süzgeçten geçiren ve bireye “ne yapmaması gerektiği” yönünde katkıda bulunan bir eser. Ben severek okudum ve Yo-çan adına hüzünlenerek bitirdim, sizlere de keyifli okumalar dilerim.
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202334,2bin okunma
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.