İçimi sıcacık yapan bir kitapla geldim. Ekim ayının son günlerine doğru giderken her ne kadar havalar hala sonbahara tam olarak dönmemiş olsa da, geceleri kahvemi alıp battaniyemin altında kitap keyfi yapmaya ihtiyaç duydum ve Küçük Kadınlar’a başladım… Çok doğru bir tercih yaptığımı belirtmeliyim öncelikle. 4 gece içerisinde bitirdi , elimden düşürmedim. Satırlar akıp gitti. O kadar sıcak bir aile hikayesi ki… Gözümde karakterler de yaşadıkları yer de oradaymışım gibi canlandı. Hikayenin geçtiği dönem Amerika’da savaş yılları. Yazar bunu da çok iyi bir şekilde hissettirmiş. Kızların yoksul bir hayat yaşamaları ve bu hayata annelerinin ışığında ve yol göstericiliğinde tutunarak bir karakter inşa ederek tutunmaları çok etkileyiciydi. Kitabın baş karakteri Jo muhtemelen tüm okuyucuların gönlünde taht kurmuştur. Jo gibi kitapkurdu, çılgın, özgür ve yetenekli bir arkadaşım olsun isterdim. Dönemin havasını sadece nostaljik bir şekilde vermekle kalmayıp, kadının toplumda ve ailedeki yerine de yer verilmiş olması çok kıymetli. Kitaptaki dört kız kardeş, anneleri ve hikayeye yer yer dahil olan halaları çeşitli kadın tiplemelerinde olmaları anlatımı daha da anlamlı kılmış. Bir klasikten, bir genç kız romanından çok daha fazlasını vaad ediyor kitap. Devam kitapları da mevcut onlar da okunabilir. Ayriyeten dün gece kitabı bitirdiğim için bu akşam da 2020 yapımı Little Women filmini de izledim. Filmin de kitap gibi sıcak bir havası mevcut olmakla birlikte hikayenin seyri daha farklı gelişiyor. Ben sevdim, kitap okunduktan sonra izlenebilir. Hatta serinin diğer kitaplarını da okunmayı düşünüyorsanız onları da okuduktan sonra izleyebilirsiniz çünkü diğer kitaplardan da detaylar barındırıyor. Ben okumamama rağmen diğer kitapların konularına da az çok vakıf olduğum için parçalar yerine oturdu. Okuyacaklara keyifli 
Eylülün Sesiyle 
Küçük Kadınlar 
Louisa May Alcott okumalar, izleyeceklere iyi seyirler dilerim!:)
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.