Gönderi

228 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Dünyaya tekrar gelsem okuyacağım romanlardan bir tanesi...
Eveet. Mükemmel bir roman mükemmel bir anlatıyı bir solukta okuyup bitirmenin hazzı içerisindeyim. Okuduktan sonra kafanızda bazı soru işaretlerinin kalacağı hatta sizi ikileme düşürecek bir roman. Gölgesizler romanı kayboluşların, arayışların, belirsizliklerin ve bir parodoksun anlatısı. 47 bölümden oluşan bu roman Yunus Nadi Ödülünü almış. Elbette bu ödül boşuna verilmemiş yazara. Çünkü yazarımız bu romanıyla Postmodern anlatıya yeni bir soluk getirmiş. Romanı okurken yazarımızın üslubunu ''sanki yüzyıllardır roman yazmış'' hissine kapılıyorsunuz ki tam bir büyük romancı üslubu var romanda. Postmodernist romanların tüm özelliklerini barındırıyor roman. Öncelikle belirli bir olay örgüsü yok. Ancak tek bir olay örgüsünden bahsedebiliriz. Ancak takip edebileceğimiz bir olay örgüsü yok. Bir neden-sonuç ilişkisi de yok. Birçok imge birçok metafor kullanılmış. Öyle ki araştırmacılar da çoğu metaforları çözemediğini söylüyorlar. Anlatıdaki gölgesizlik vasfının bir yansıması olan kayboluşlar, metnin önemli bir özelliği olarak karşımıza çıkıyor. Yani kurgudaki insanlar aslında varlar mı yoklar mı belli değil. Her insan bir gölge. Hatta bazı yerlerde insanlarda ''karartı'' diye bahsediliyor. Romanda sadece kayboluşlar yok. Aslında geri dönüşler de var (Cıngıl Nuri'nin geri dönüşü). Dikkatimi çeken bir başka unsur ise Gölgesizler‟de işlenen temalardan biri de cinsellik ancak bu normal bir cinsellik değildir. Köyde, yasak cinsel ilişkiler göze çarpıyor. İmamın muska yazma bahanesiyle Cıngıl Nuri‟nin karısıyla ve bekçinin Reşit‟in karısı Hacer‟le yaşadığı ilişki aklıma geldi. Bunların ötesinde, kurulan cinsel ilişkilerin hemen hepsinde mazoşist eğilimler var : örneğin Asker Hamdi ile Aynalı Fatma‟nın ilişkisinde bu eğilim açıkca gösteriyor bize. Romanda anlatıldığına göre Aynalı Fatma, şehvetli bir fahişedir, Kurtuluş Savaşı yıllarında bir sürü askerin cinsel açlığını gidermiştir. Daha sonra Asker Hamdi çıkar karşısına. O da Aynalı Fatma gibi, şehvet dolu, güçlü bir erkektir. Bağ evine kapanıp günlerce sevişirler. Bu esnada çığlıklar, birtakım sesler çıkmakta... Bir başka unsur ise devlete de bir eleştiri söz konusudur romanda. Tüm bu olayların olduğu köyde devlet nerede ? diye sormadan edemiyor insan. Köyü sadece bir bekçi koruyor. O da meçhul yani. O kadar olay oluyor ne bir Jandarma ne bir asker. Hatta hiç asker lafzı bile geçmiyor. Devletin unuttuğu bir köy burası. Hatta aslında var mı yok mu o da meçhul. Romanı okurken kendinize bu olaylar gerçekten olabilir de diyebilirsiniz ya da(zaten sayfa 213'de düğüm biraz çözülüyor) anlatıcının berber dükkanındaki tabloya bakarken bunun onun zihninde canlanan, anımsadığı bir hayali diye de düşünebilirsiniz. Ama şunu söyleyebilirim ki bu roman okurun dengesini bozabilecek hatta beynimizin her iki lobumunu da çalıştıracak düzeyde bir roman. Bu romandan bir şeyler anlamak istiyorsanız ( şayet romanın bütününde kolay kolay bir anlam çıkarmanız pek mümkün değil) postmodernizmi iyi araştırın, postmodernist romanları iyi araştırın. Bu roman hakkında çok şey yazabilirim ancak bunlara lüzum yok.
Gölgesizler
GölgesizlerHasan Ali Toptaş · Doğan Kitap · 201712,7bin okunma
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.