Romanın roman olduğunu herkes biliyor da, bir de bilimsel tarihçilik iddiası ile ortaya çıkanlar var, Cemal Kutay mesela. Cemal Kutay'ın böyle tonlarca tarih kitabı vardır. Ama o biraz tehlikeli, çünkü insanlar onu bilimsel tarihçi sanabilirler. Tarih, yalnız bilimsel tarihçilere bırakılmalıdır diye bir şey söylenemez ama popüler tarihçiler de bazen atıyorlar veyahut laubalilikler yapıyorlar. Cemal Kutay örneğinde olduğu gibi. Üstat falan diye. Adam amatör biri ve siyasi menfaatleri var. Bakıyorsunuz bir dönem Celal Bayar'ı pohpohlayan şeyler yazıyor, bir dönem Said-i Nursi hakkında onu pohpohlayan kitap yazıyor. Atatürkçülük rüzgarları biraz esince de, bir bakıyorsunuz müthiş Atatürkçü bir adam oluyor. Televizyoncular da çağırıp Cemal Kutay ya da benzerlerini konuşturuyorlar. Cemal Kutay bilimsel tarihçi değil tabii ki. Onun yaptığı şeyi anlatayım. Fethi Okyar'ı biliyorsunuz, Atatürk'ün başbakanlığını yapmış, Serbest Fırka başkanı. İşte onun birtakım anıları var. Oğlu Osman Okyar da boş bulunmuş kalkmış anıları yayınlasın diye Cemal Kutay'a vermiş. Cemal Kutay ne yapıyor? Bu anılar, diyelim kabaca 40 sayfa, alıyor bunları mayonez yapar gibi -mayonez biliyorsunuz bir yumurta ile zeytinyağını yedire yedire kocaman bir tabak mayonez yaparsınız - anıların içine bir sürü şeyler katarak size 500 sayfalık bir kitap çıkarıyor. Şimdi bunun neresi Fethi Okyar, neresi Cemal Kutay, o da belli değil, karışmış vaziyette. Dolayısıyla bilimsel değeri sıfıra yakın bir kitap çıkmış ortaya. Osman Okyar yeniden özgün biçimi ile yayımladı anıları. Dediğim gibi Cemal Kutay belirtse bunları, dersin ki, buraları Fethi Okyar, diğer taraflar Cemal Kutay'ın söyledikleri. Ayırmayınca acayip bir şey ortaya çıkmış ama bakıyorsunuz ciddi birtakım adamlar bile bunu kaynak olarak zikredebiliyorlar.