Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

238 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Osmanlı Gerçekte Kimdi?
Genel anlamda kullandığı dil itibariyle "ısınamadığım" bir kitap oldu. Kitabın başında Batılı dili ve Batılı yöntemleri eleştiren, kendisi de oryantalizm dahil Batılı tarih anlayışını bilen bir yazar olarak, kullandığı dil fazlaca "Batılı" geldi. Osmanlı İmparatorluğu'nun kendine özgü yapısını bir şeylere benzetmeye çalışmak için fazlaca gayret gösterilmiş gibi geldi. Kitapta çok iddialı ifadeler var, örneğin bir imparatorluğun başarısını sadece vergi sistemiyle açıklayan ve "başarılıydı çünkü şu vergi sistemi vardı" gibi indirgemeci ifadeler dikkatimi çok çekti. Ancak benim en sevmediğim kısım kullandığı dildi, özellikle "barbar" "uygar" ifadelerini son derece kulak tırmalayan bir şekilde kullanmamış mı sizce de? örn. "Ama Osmanlılar aynı zamanda da asabiyet sahibi "barbarlar"dı" (s.183) şimdi bu barbar ifadesine takılıyorum ben. Kime göre barbar? Yani göçebe/yerleşik ayrımını anlarım da, yok Medler barbardı, yok şunlar barbardı. Şunlar uygardı. Tamam da kime göre? Tam da Batılı tarihçilerin sömürgecilik döneminde çok sevdiği bir şekilde, eline bir ustura alıp, şu kavmi barbar, şu kavmi uygar ilan etmiş yazar. Ama hakkını da vermiş tabi, "iyi savaşçılar" demiş. Dil için örnek isterseniz; ""bu spesifik longue durée belli döngülere yol açar; bu döngüler de longue dureé'yi yeniden üretir" (s. 102) "Kolektif egemenlik ve ülüş sistemi göçebe imparatorlukların differentia specifica'sıdır".(s.192) bu ifade yerine mesela "ayırt edici özelliğidir" deseydi eksilme olur muydu? "... Roma İmparatorluğu'nu yeniden canlandırmak (translatio imperii'den ziyade, renovatio imperii) idee fixe'ydi." (s. 199) onun yerine şöyle desek, "Roma İmparatorluğu'nu yeniden canlandırmak, imparatorluk devrinden ziyade bir tür yeniden canlandırılması olarak, temel hedefti." gibi. Bu ve bunun gibi sıklıkla geçen Latince, İngilizce, Almanca terimler gözümü çok yordu. Elbette özgün kelimeler olarak tam karşılıkları Türkçe'de yer almayabilir. Ama bir Osmanlı Tarihi yazarken ne kadar çok Latince kelime kullanılmış diye düşünmeden edemiyor insan. Osmanlı yöneticilerinin, tebasının yaşarken farkında olmadıkları ne kadar çok Batılı kavrama sığmışlar aslında! Yazarın temel amacı, Osmanlı İmparatorluğu'nun başarısının gökten balonla inmediği, bir tarihsel birikimin, sürekliliğin parçası olduğunu iddia ve ispat etmek. Ancak ben bunun -varsa bile- iradi olabileceğini pek sanmıyorum. Elbette öğrenilen ve aktarılan devlet gelenekleri vardır ama bir "imparatorluk hedefiyle" yola çıkıldığını düşünemiyorum. Osmanlı Beyliği de tıpkı diğer beylikler gibi iktidarını genişletmek, toprak kazanmak (yazar toprak kazanmak yerine de territöryal genişleme gibi bir ifade kullanmıştı zannedersem, halbuki baya bildiğimiz topraktan bahsediyoruz) gibi hedeflerle kurulmuş olsa gerek. Yer yer odak kaybı da gördüm kitapta, heterodoks dervişlerin şarap içmeleri gibi yazara ilginç gelen ilave konulara da atlanmış arada. Ben kitaptan ne bekledim? Osmanlı Devlet yapısındaki Orta Asya ve Bizans izlerini görmek, tam da bunu bulduğumu söyleyemem. Bugünün değer yargıları, kavramları, sofistike Batılı terimlerle anlatılmaya çalışılan bir Batılı gözünden Osmanlı tarihi gördüm. 1900lü yıllarda kolonyalizmi meşrulaştırmaya çalışan, bunu yaparken de "barbar"lığı yeniden tanımlayan bir dili istemsizce çağrıştırdı bende. Belki de yanılıyorumdur, yanılıyorsam düzeltin.
Osmanlı - Bir Dünya-İmparatorluğun Soykütüğü
Osmanlı - Bir Dünya-İmparatorluğun SoykütüğüBarış Ünlü · Dipnot Yayınları · 201611 okunma
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.