lâl kalktı lâl oturdu hüzün
rakıya batır resmimin kenarını bu gece
yanılma,
dün yarın'ın dogumgünü!
- Deniz'i astılar mı diye soruyorsun kuşkulu.
- Deniz hiç asılır mı?
Nerede görülmüş mavinin idam edildiği
Yine şairlik yapıyorsun nâzım amca!
-Benim sakınca tüten omurgamda-
bir sinir ipliğine kondu yalnızlığın karakuşları
saitfaikçe çekildi ağlar, aynalar orhanvelice güldü
Sen! deliliğimin çerçevesi
yılan oymalı devaynası!
Sen! sunağımda an be an eriyen
mücevher mucidi denizanası!
ama şunu unutmasın ki bazılarımız:
pusulalardaki kuzey yalnızca yılmışlar içindir
kimilerine ufku yine de çoban yıldızı gösterir
ay farzındayım
tırnaklarımın arasına dünya birikti
kimseye koyduğum bir ad da yok
ve bu gece
ilçeyken il oluveriyor yalnızlığım
Sivri bir kalemi oldukça sert bir tavrı vardı erken yitirdiğimiz Küçük İskender'in. Öyle şiir seviyorum demek yetmez gibi geliyor Küçük İskender'i okumaya. Okuyakalın