Hatıralar... Kaybettiğimiz ne çok hatıramız var düşününce. Bir an, bir koku, bir fotoğraf, bir mektup ve daha niceleri. Ama bazen yaşamda öyle anlar olur ki, zihninizin bir yerinden çıkıverir hatıralar. Unuttuğumuzu zannettiğimiz ama aslında hep bizimle yol alan. Ahşap mandalın çıkardığı gıcırtılı bir sestedir bazen, bir şiirin dizesinde, kim bilir bazen de eski bir defterin arasında yazılan cümlelerde. Yok olduğunu zannederken, ruhumuzdaki en ufak bir kazı çalışmasında ortaya çıkan hatıralar... Siz hiç küçücük bir antika dükkanındaki eşyaların sahiplerini bulmayı düşündünüz mü bilmiyorum ama, ben kitabı okurken kendimi manzaraya bıraktım. Deniz ve Leyla ile birlikte yol alırken eminim siz de kendi eski hatıralarınızla karşılaşacaksınız. Geçmişte elden çıkardığım ama bir şekilde hayatıma dokunmuş bir hatıra, yıllar sonra kapımı çalsa neler hissederdim diye düşündüm. Savaşta bir uzvunu kaybetmiş insanı, yıllar sonra tamamlamak gibi bir his olsa gerek. Beni kitap neden bu kadar çok etkiledi diye düşündüm kapağını kapattıktan sonra. Aslında cevabı çok basit. Yaşadığım her şeyin bir anlamı var, eşyaların, anların, duyguların, insanların. Yeryüzünde bana bir şekilde dokunan her şey zaman geçtikçe daha da anlamlı bir hale geliyor olsa gerek kendi adıma. Her birinin hikayesi daha bitmedi benim için demek ki. Çocukken olur olmaz her şeye mutlu olan bizler, büyüdükçe ve daha çok büyüdükçe bize ait olan hatıralarla mutlu olmaya devam ediyoruz sanırım. Kayıp hikayelerin, buluştuğu eşyalar, insanlar, hüzünler ile tamamlandığı etkileyici bir içerik oldu benim için. Geride bıraktığı ise kendi hatıralarınızın açtığı inceden bir sızı...

Kayıp Hatıralar MüzesiAlya Barutoğlu · Doğan Kitap Yayınları · 20239 okunma

·

282 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Eda