Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

168 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
‘Giyinmek, giydiklerini kendine yakıştıramamak. Dolabın içindekiler keşke başka şeyler olsaydı demek, şaşırmayı istemek, şaşırmamak ve yine de en güzel olan kıyafeti eskitmemek için giymeyi ertelemek. En güzelini daha iyi bir zamana saklamak. Başka bir sefere. En pahalı iç çamaşırlarım asla gelmeyecek bir gün için saklanıyor, gelmeyeceğini bildiğim bir gün için, hatta geleceğini hiç ummadığım bir gün için, yine de asla gelmeyecek olan bir geleceği, bildiğimiz dünyanın yok olacağı bir geleceği bekliyorum.’ . Bundan 3-4 ay önce, Ankara’da bir pasajdan pembe bir elbise aldım, öyle çok pahalı bir şey de değil. Genelde giydiğim şeylerden biraz farklı, belki biraz daha gösterişli.. O yüzden önemli bir günde giyerim dedim, o gün gelmedi hiç. Yıkayıp, ütülediğim gibi duruyor dolapta. Kimimiz de misafir tabakları/bardakları diye bir ayrım yapıyor örneğin. Güzeli kendimize dahi yakıştıramamak veya onu hep bir sebebe saklamak.. Beklenilen zamanın hiç gelmemesi, sebeplerin ise sonsuz bir döngüye dönüşmesi.. . Ellinor, yıllar önce yazdığı günlüğü bulmasıyla gündelik yaşamında gözden kaçırdığı şeylere daha dikkatli bakmaya başlar. İletişim uzmanlığına, sevgililiğine, iş partnerliğine, kız kardeşliğine.. Bir kırılma noktası olur sonra (çünkü hep olur. birini kaybedersiniz, bir yolculuğa çıkarsınız, bir yabancı belirir karşınızda, velhasıl farklı gözlerle bakmaya başladığınız sıradanlığınız, sıradanlık olmaktan çıkacaktır). Ellinor silkelenir, mektuplar gelir gider. Kırılma önce sessiz ve yavaştır.. . Norveçli yazar Vigdis Hjorth, değişimin karşısına duvarları, korkunun karşısına dalgalara kulaç atabilme cesaretini koyuyor Postane Günlükleri’nde. Ana konudan değil yan yollardan, araya sıkışıvermiş gibi duran cümlelerden etkilendim en çok. Ellinor’un tutukluğunu biliyorum çünkü, bence çoğumuz da biliyor. Hevesle başlanan şeylerin ışıltısının sönmesini, -miş gibi yaparsak mutluluğa ulaşılacağı düşüncesini, yetersizlik hissini, çekip gidenlerin yasını tutmakla beraber onların cesaretlerine duyulan merakı ve en çok da ertelemeyi. Bana doğru anda, doğru sorularla geldiğinden mi bilmem çok dokundu Postane Günlükleri. Kalkıp yazmak istedim aklıma ve kalemime ne gelirse.. . Dilek Başak çevirisi, Nazlım Dumlu kapak tasarımıyla ~
Postane Günlükleri
Postane GünlükleriVigdis Hjorth · Siren Yayınları · 2023347 okunma
·
1 artı 1'leme
·
1.807 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.