Gönderi

Midhat Paşa 1864'te henüz meydana getirilen Tuna Vilayeti valiliğine atandığında yeni ve radikal reformlara önderlik etmişti. Bayındırlık işleriyle fabrikaların açılmasına ön ayak olmuş, köylülerin düşük faizle borçlanabileceği tarım kredi kooperatifleri [menafi-i umumiyye sandıkları] kurdurmuştu. Avrupa'nın başka yerleri bu tür reformlardan neredeyse bihaberdi. Ayrıca gayri Müslimlere Müslümanlarla enikonu eşit haklar tanımış, Hristiyan, Müslüman karışık okullar yaratmış ve Osmanlı Türkçesinin yanı sıra Bulgarcayı da resmi dil yapmış, iki dilde de gazete yayınlanmasına izin verilmişti. Konstantinopolis, Midhat Paşa'yı aşırı radikal bulmuş ve 1867'de Bağdat'a tayin etmişti. Bununla birlikte bir Bulgar'ın Osmanlı saltanatına dair olumlu görüşleri 1893 kadar geç bir tarihte dahi hâlâ unutulmamıştı: "Türkiye'ye adım atan bir Bulgar'ı her şeyden önce çarpan soluduğu özgürlük havasıdır. İnsan tut ki despotik [bu] yönetim altında meşruti monarşiden daha fazla özgürlüğe sahiptir…Bir hükümetin varlığını hissetmez… Burada sultanın gayri Müslim tebaasının fark edeceği usandırıcı polisin, yüklü vergilerin, çok ağır vatandaşlık görevlerinin yokluğudur…" Balkan milliyetçiliğini, Osmanlı kötü yönetimini ve imparatorluk yönetiminden kurtulma mücadelesini küçümsemek elbette vahim bir hata olacaktır. Ancak Osmanlıların tarihçisi Caroline Finkel'ın parmak bastığı gibi [aksi de]: "Osmanlılarla ilgili on dokuzuncu yüzyıl anlatılarında çok sık Balkanlarda milliyetçiliğin doğuşu adeta Osmanlıların bölgedeki 'kötü yönetiminin' kaçınılmaz sonucu diye ele alınmıştır -sanki Balkanlardaki Hristiyanlar kopmak için uygun ânı beklerken Osmanlı efendilerine yüzyıllarca kahramanca direnmişlerdir". Hristiyan Avrupa'da cadılar ve tanrıtanımazlar ta on sekizinci yüzyıla kadar hâlâ herkesin önünde canlı canlı yakılırlarken, on beşinci yüzyılda Macar [din adamı] György [Georgius de Hungaria] "Türkler kimseyi inancından vazgeçmeye zorlamıyorlar" diye, on yedinci yüzyıldaysa Fransız gezgin La Motraye "yeryüzünde Türkiye'den başka hem her türlü Dinin buyruklarının bu kadar özgürce yerine getirilebildiği hem de bu kadar az sıkıntıya maruz kalınan hiçbir ülke yoktur" diye yazmıştı.
Sayfa 172 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.