Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

200 syf.
·
Puan vermedi
Pal Sokağı Çocukları ve Biz
20-25 yıl öncesine kadar yani çocukluğumda bütün çocukların oynamak için kullandıkları birçok arsa, bahçe vardı. Sabahın erken saatlerinde her sokağın veya mahallenin çocukları kendilerine aitmiş gibi gördükleri arsaya gelir, kan ter içinde kalıncaya, açlıktan karınları zil çalıncaya kadar oynar; o süre içerisinde aileleri de dahil olmak üzere hiç kimse onları ne arar ne de onlara müdahale ederdi. Vakit tamam olup akşam ezanı başladığında herkes evine doğru yollanırdı. Zaman zaman ellerinden kaçırdıkları bir alan olursa belli bir süre sokak aralarını kendilerine mesken tutarlar bu sefer de hem yolu kullanan sürücülerle hem de yakın evlerde yaşayanlarla problemler yaşanırdı. O kadar çocuğun ses çıkarmaması mümkün değildi zira. Sonra başka bir yer bulunur ve kavgalar son bulurdu. Zaman geçti ve ev sahibi olmak hayattaki en önemli meziyet haline geldi. Küçük büyük bütün şehirlerde hiçbir boş alan kalmayıncaya kadar bütün alanlar apartmanlarla dolduruldu. Yolları kullanan araç sayısı arttı. Sosyal medya sayesinde vahşet yaygınlaştı ve aileler artık çocuklarının sokağa çıkmasına izin vermemeye başladı. Evde dahi sessizce oturmaları istendi çünkü apartmanlarda yaşayan insanlar rahatsız oluyordu. Sosyalleşecekleri tek ortamlar okullar olmuştu. Enerjisini atması gereken çocuklar bu sefer de okulların düzenini bozdular. Size yanlış bir çıkarım yapmışım gibi gelebilir ama bunlar benim ve arkadaşlarımın yaşadıklarıdır. Bu kadar üzerinde durulmayan basit bir değişken, nelere sebebiyet verdi şimdi çocuk sahibi olanlar daha iyi anlayacaktır. Maziden devam edelim. İnsanın olduğu her yerde gruplaşma olur, doğaldır. Her boş alanı sahiplenen çocukların da gruplaşması normaldi. Bazen birbirlerinin alanlarını göz dikerlerdi. Ama bu çoğu kez son aşama olarak kavgaya sebebiyet verirdi. Çoğu zaman aralarında yaptıkları bir maç bazen bizim doni dediğimiz misket oyunlarıyla kazanan belli olurdu. Zaten çoğunluğu kendi sokağındaki alanları sahiplendikleri için bunlar ‘en büyük kim?’i bulmak için yapılan oyunlardı aslında. Şimdi elindeki tabletleri ve telefonları alamadığımız çocuklarımız var. Dışarıya çıkaramıyoruz bile. Okullarda devamsızlık en büyük problemlerden biri oldu. Çocuklar sosyalleşmeyi bile unuttular. Kardeşi olan çocuklar kardeşleriyle bile oynamaz hale geldiler. Pal Sokağı Çocukları bana o eski mazideki günlerimi hatırlattı. Pal Sokağı’ndaki bir alanı kendilerinden almak işin uğraşan ‘Kırmızı Gömlekliler’ isimli çocuk çetesiyle mücadele eden Pal Sokağı Çocukları’nın aralarındaki dostluğu ve yardımlaşmayı görüyoruz. İhaneti de öğreniyorlar, dostluk için can ortaya koymayı da. Küçücük Nemescek özelinde büyük kahramanlığın ne olduğunu öğreniyorlar. Vee sonu büyük bir gerçeği yüzümüze vuruyor bir tokat gibi: unutmak. İnsanın en kötü özelliğidir bu. Bir şeyler olur ve öğüt almış gibi görünür hemen yolumuza bakarız. Pal Sokağı Çocukları’nda çocuklar üzerinden öğreniyoruz bunu belki ama biz büyükler de her şeyi unutup devam etmiyor muyuz yaşamaya! Devam etmek suç değil tabii ki unutmak suç. Unutmadığımızı söylesek de bir diğer en kötü özelliğimiz ortaya çıkıyor: yalan! Çocuklarımızı istediğimiz gibi yetiştirememekten dert yanıyoruz ama şehirleri evlerle doldurmaya devam ediyoruz. Sorduklarında da o güzel günleri unutmadığımızı söylüyoruz. Vee… ve çocuklarımız için şikayet edip duruyoruz…
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı ÇocuklarıFerenc Molnar · Kapra Yayıncılık · 202324,7bin okunma
·
57 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.