Yiyecek lezzetli yemekleriniz, içecek temiz suyunuz, giyebileceğiniz sağlam kıyafetiniz varken ve sevdikleriniz de yanınızdayken en ufak eksiğiniz için şikayet etmek çok kolay değil mi? Ya da bunların varlığında gerçek anlamda insan olduğunuzu iddia etmek?
Peki hepsini kaybettiğinizde... Ne için şikayet edebilirsiniz ya da ne kadar insan kalabilirsiniz?
"Pis, üstbaş yırtık pırtık, umutsuz. Adam duruyor ve arabaya yaslanıyordu, oğlan devam ediyor ve sonra durup geri bakıyordu ve yaşlı gözlerini kaldırıyordu ve onu orada yolda durmuş, o metruk arazide seyyar bir tapınak gibi parlayarak hayal edilemez bir gelecekten ona dönüp bakarken görüyordu." Syf. 191
Yol ; her şeyini kaybetmiş bir adamın ve küçük oğlunun, bir doğal felaket sonucu yok olmaya yüz tutmuş dünyada sürekli yollarda geçen hayata tutunma ve insan kalabilme hikayesi.
"Belki de dünyanın yıkımında aslında dünyanın nasıl gerçekleştiğini görmek mümkün olur en azından. Okyanuslar, dağlar. Yok olmaya başlamış şeylerin hareketsizce karşıda uzanan manzarası. Uçsuz bucaksız atıklar sulara gömülmüş ve fazlasıyla dünyevi. Sessizlik." Syf. 191
Kitap; tür olarak bilim-kurgu veya distopya ama dünya üzerindeki yolculuğumuza bakınca belki de çok da uzak olmayan bir gelecek.
Cormac McCarthy tarafından yazılan kitap, 2009 yılında en iyi kurgu dalında Pulitzer ödülüne layık görülmüş. Oldukça etkileyici ve de sürükleyici bir kitap.
Bu tarz kitapları, tür olarak zevkle okusam da her defasında bir parça da gerçekleşme payı olması tedirgin etmiştir beni. Yine de bilim-kurgu derim tek geçerim. :)
Kitap ilginizi çektiyse eğer, izlemek de isterseniz; kitaptan aynı isimle uyarlanmış bir de film olduğunu belirtmek isterim.
Keyifli okumalar dilerim.