Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Uzun ama değer..
Bayramlarda küskünlükler unutulur. Dinsel bayramlarda küskünler barışır, küçükler büyüklerin ellerini öperler. Ulusal bayramlarda da, siyasal ayırımlar unutulur, bütün yurttaşlar ulusal amaçlarda birleşirler. Hepimiz bilmekteyiz ki, 27 Mayıs, Anayasa ve Özgürlük bayramıdır. Bu bayramda da, geçmiş anılar; 27 Mayıs ihtilali anlatılır. Şiirler okunur, bandolar çalar, gece fener alayları düzenlenir. Devlet yetkilileri kendi aralarında bayramlarını kutlayan telgraflar çekerler. Bu bayramı öylesine içten kutlarız ki, 27 Mayıs ihtilali'nde ordunun tutukladığı siyasetçiler bile, Genelkurmay Başkanlarına telgraflar çekmekten kendilerini alamazlar. Bunları gördükçe diyorum ki, önümüzdeki 27 Mayıs Bayramı daha coşkun törenlerle kutlansa. 19 Mayıs Stadı'na hep birlikte toplansak, stadın ortasına devlet büyükleri otursa, arkalarında da genel müdürler, savcılar, emniyet müdürleri, özel te­şebbüs erbabı yer alsalar. Stadın bir bölümünde devrimciler otursa. "tarafsız aydınlar" da kale arkalarına geçseler. Hepimiz 27 Mayısçı, demokrasi ve açık rejim taraftarı değil miyiz?. Öyleyse açık açık konuşsak. Bu toplantıyı, yerli ve yabancı basın izlese, radyolar, televizyonlar canlı yayın yapsalar. Önce Baş­bakan Demirel'e sorsak: - Sayın Başbakan, Bağımsızlık ne demek, Atatürkçülük ne demek ve acaba sizce 27 Mayıs ihtilali'nin sebepleri nelerdir? Gazeteciler harıl harıl not tutsalar, flaşlar yanıp yanıp sönse, televizyon bir Demirel'i bir de soru soranı gösterse. Demirel anlatsa: Türkiye'nin bağımsız olduğunu, kimsenin bunun aksini ispatlamaya gücü yetmeyeceğini söylese. Bir emekli Kurmay Albay kalksa, Türkiye'deki Amerikan üslerini anlatsa. Bir tabii senatör ikili anlaşmaları açıklasa. Bir petrol mühendisi, petrol ve maden sömürüsünden söz etse. Bir iktisatçı, yabancı sermaye sorununu ele alsa. Arka arkaya sorular sorulsa. Neden dense. Nasıl dense. Gazeteciler harıl harıl not tutsa, flaşlar yanıp yanıp sönse. Televizyon, bir soru soranı bir de Demirel'i gösterse... Bu tür sorular bittikten sonra bir devrimci genç kalksa, başbakana, içişleri bakanına, savcılara ve emniyet müdürlerine sorsa Taytan Özgür'ün, Vedat Demircioğlu'nun, Mehmet Ali Aytaç'ın katilleri neden bulunmadı? Bu katiller kimlerdir ve bunları gizleyenler hangi siyasi makamlarda oturmaktadırlar?.. Savcılar, emniyet müdürleri bir bir kalkıp soruları cevaplandırsalar; emniyet müdürleri siyasetçileri suçlasalar. Biz emir kuluyduk Onlar emrettiler, biz de bu emirleri yerine getirmiştik, deseler Polis şefleri gençlerin aralarına soktukları ajanların adlarını açıklasalar. Gazeteciler harıl harıl not tutsalar, flaşlar yanıp yanıp sönse, televizyon bir soru soranı bir de cevap vereni gösterse... Yabancı sermaye sorunu enine boyuna tartışılsa. Krediler bir bir açıklansa. Haksız kredi alan, kardeşler, oğullar ve damatlar eleştirilse. Bu kredileri veren banka müdürleri dinlense. Suiistimallere karışan genel müdürler konuşsa. Gizli anlaşmalar, pazarlıklar söz konusu edilse. Kim ne biliyorsa, açıklasa, konuşsa, suçlasa. Siyasal iktidara yakın büyük bürokratlar, banka idare meclisi üyeleri sorulan soruları cevaplandırsalar. Gazeteciler harıl harıl not tutsa, flaşlar yanıp yanıp sönse, televizyonlar bir soru soranı bir de cevap vereni gösterse. Bayram bayram olmalı. Şiirler okunmalı, bandalar çalınmalı, söylevler verilmeli, gece fener alayları düzenlenmeli. Gönül ister ki, bir dahaki 27 Mayıs böyle olmalı...
Sayfa 222 - Uğur Mumcu Araştırmacı Gazeteci Vakfı
·
126 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.