Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

407 syf.
·
Puan vermedi
Suyu arayan fakat aradıkça susayan, susadıkça da arayan bir adamın hikayesi bu kitap.Bu kitap özüne ulaşmanın, kimliğini bulmanın, tek bir ideolojiye saplanmayıp, türlü türlü fikirlerle tanışıp hepsinden kendini inşa etmenin kitabı bir yerde. Osmanlıcılık, turancılık, cumhuriyetçilik ve en sonunda öze dönüş ve içe dönüşün bir hikayesi resmedilmiş. Yazarın çocukluk hikayelerinden oluşan anlatılardan yavaş yavaş Osmanlıda alevlenmeye başlayan yangının ipuçlarını alıyoruz ufak ufak.Yazar göçmen bir ailenin çocuğu.Devletin sınırları küçüldükçe başlayan göç hareketi ve öz vatana dönüş resmedilmiş bir yerde.Türklerin gördüğü zulüm, Türk kelimesinin ağızlara alınmasından imtina edildiği, göçmenlerin çektikleri acılar en net ağızdan itiraf edilmiş. * Fakat biz sadece Osmanlı değiliz ki? Biz Osmanlı olmadan önce Türk'tük. Bugün de Türk'üz. Kaybolmakta olan sadece Osmanlı vatanıdır." Sayfa 58 Ey sen Anadolu! Yıllar yılı hor görülen, itilen kakılan ve bir o kadar dışlanan dert ocağı! Yazar seni ne sandı da ne buldu, meğer sen sahiden ne kadar sahipsiz, ne kadar bakımsız mışsın ki biz şehir şehir gezip her bir acına ortak olduk... * Yüzyıllardan beri soyulan, sömürülen, yüzyıllar boyunca yalnız mal, yalnız can vergisi için aranan şu bitmiş, şu bilinmeyen Anadolu'ya karşı, çeşmeleri gürülgürül akan Istanbul'un işlediği günahların borcunu ödüyoruz." Sayfa 78 Edirne'de başlıyor hikaye, sonra, Anadolu, sonra Kafkaslar ve en son yurda dönüşte, toprağının başında, suyun dibinde son buluyor. İki etaptan oluşuyor diyebiliriz kitap. İlk etap yazarın çocukluk hayatı, Birinci Dünya Savaşı cephesine katılımı, sonra Moskova'ya eğitim için gidişi, Turancılık politikası ve sonrasında komünizmi benimsemesi, bunu bir bölüm olarak düşünürsek yurda dönüş ve milli mücadele sonrası inkilaplar dönemini ve bu dönemde bizzat devlet görevinde bulunmasını kitabın ikinci bölümü olarak değerlendirebiliriz. Osmanlıcılık bir hayal, Turancılık bir hayal, bunların hepsi yangına bir davet.Tek gerçek Atatürk'ün "Yurtta barış, Dünyada barış" siyaseti ile tam bağımsız bir Anadolu.Yazar bu gerçeğin farkına varıyor. İttihat ve Terakki bölümleri oldukça ilgimi çekti ve bu sebeple sonrasında yazarın okuyacağım kitapları ile ilgili temel oluşturdu diyebilirim.İhtiraslarının kurbanı olan Jön Türk hareketi, hayal satarak koskoca ülkenin nasıl hayallerinin içine ettiğini tüm çıplaklığıyla gözlerimiz önüne sermiş.Enver Paşa, Talat Paşa ülkesini ve ırkını seven insanlardı fakat idareleri ve görüş yetenekleri zayıftı ve nitekim bu zayıflıkları koskoca bir milleti uçurumun eşiğine getirdi. Fakat İttihat ve Terakki ile ilgili ayrı bir parantez açmak gerekirse ülkede başlayan türklük hareketinin önderi olmaları kadrolarında Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul gibi bu hareketin sembol isimlerini barındırmaları ve Anadoluyu tamamiyle her türlü yabancı etkiden arındırıp türkleşme isteğinde olmaları önemliydi ve bu politikaları cumhuriyetin ilk yıllarındaki hükümetin de bizzat politikasıydı, o sebeple bu yönüyle değerlidir. * Enver Paşayı; siyasi hataları ve sosyal görüş darlığı askeri hatalarından daha önce yıkmıştır. " Sayfa 265 Kitapta milli mücadele sonrası Atatürk'ün tüm isteğine, hevesine ve enerjisine rağmen inkilaplarda yetersiz kalışımız, bize eşik atlatacak o adımı attıramamış, nitekim Atatürk'ün ölümünden sonra da bir arpa boyu yol dahi alamamışız.Çünkü yorgun bir hükümet var karşımızda.Tüm iyi niyete rağmen iktidar kendini tüketmiş.Dışarda buhran, içeride buhran sonumuz ne yazık ki hep hüsran! Tarih genelde bize insan psikolojileriyle ilgili derinlikli bilgiler sunmadan olayları kurumlar ya da kavramlar nezdinde daha nesnel bir anlatımla sunar. Fakat bu kitap, tarihi, bir kişinin gözünden otobiyografik bir biçimde resmetmesi bakımından değerlidir.O, bu tarihe duygularını da karıştırmış fakat bu duygular onu nesnel ve gerçekçi eleştiriler yapmaktan da asla uzak tutmamıştır.Bu bakımdan bile okunması son derece keyifli ve değerli bir kitaptı benim için. Yakın tarihimiz ile ilgili bilgi sahibi olmak isterseniz oldukça doyurucu bir kitap ile karşı karşıya kalacağınızdan emin olabilirsiniz.Kendini bitirip tüketen Osmanlıyı birinci gözden göreceksiniz.Hala size hayal satmaya çalışan Osmanlı çığırtkanlarının ölü doğum yapmış hayallerini gördükçe içten içe onlara kızacak, son vatan toprağımıza olabildiğince sarılmak isteyeceksiniz.Bunları istedikçe de bir yandan susuzluğunuz aklınıza gelecek vücudunuzun öz suyunu yine kendi içinizde, özünüzde bulacaksınız. Yazar kendi huzuru için kendi bedelini ödemiş. Şimdi hepimiz kendi huzurumuzun diyetiyle başbaşayız.Bunun için de tüm yolumuzu yine kendimiz de ve onu arayarak, bulana kadar da tırnaklarımızı kanatırcasına bir tutkuyla ve istekle hiç şaşmadan aramaya devam etmeliyiz.
Suyu Arayan Adam
Suyu Arayan AdamŞevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitapevi · 20213,446 okunma
··
2 artı 1'leme
·
1.330 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.