Gönderi

240 syf.
7/10 puan verdi
Yıl 2011 ve Instagram Türkiye’de henüz çok yeni. E bizler de bu mecrada çok yeniyiz. İçimizden geldiği gibi anlık fotoğraflar çekip paylaşıyoruz ve bu fotoğraflarda nesneler, objeler, doğa manzaraları hep ön plana çıkıyor. Twitter’ın görsel bir uzantısı gibiydi başlangıçta Instagram. Kuruluş felsefesi bunu barındırıyordu. Sonra gel zaman git zaman özneler ön plana çıkmaya başladı. Hatta influencer kavramı girdi hayatımıza. Tabi bunda reklam ve pazarlama stratejilerinin de payı büyük. Günümüzde instagram daha farklı bir noktaya evrildi ama benliğimizin bir uzantısı olduğu gerçeği hiçbir zaman değişmedi. Biz ‘ne’ isek onu yansıttık profillerimize. Arkadaşlar edindik; keşfettiğimiz bu suretler bir kimliği, kişinin hayatta kendini konumlandırdığı yeri gösterdi. Seçilen kadrajlar ve konumlar kişiye dair görüşü besleyen ipuçları verdi bizlere. Ama zamanla Instagram bir taraftan da kişinin kendi imajıyla oynama, onu şekillendirme ve hatta onu bozma imkanlarını çoğalttı. Neye bakılmasını ister insan kendinde? Cevapları sosyal medya profillerimiz verdi. Durağan görüntülerimizden hareket halinde sözler çıkmaya başladı. Önceleri sıkı kurallarla stüdyoda çekilen fotoğraflar zamanla gelişti. Fotoğraf makinesinin yaygınlaşmasıyla daha samimi kareler çıkmaya başladı. Mutluluğu yansıtan fotoğraflar dijitalleşmenin artmasıyla ‘devamlı’ şekilde sosyal ve aile hayatını yansıtır hale geldi. Dolayısıyla kişinin kendisiyle ilgili neyi öne çıkaracağına dair yaptığı tercihler bize çok şey anlatmaya başladı. Hani ‘ne yersek, ne izlersek, ne dinlersek oyuz’ diye bir söz var ya; birçok unsuru içinde barındıran görsel paylaşımlar da bu ifade de yerini aldı. Evet; ne paylaşırsak oyuz Fotoğraf, sosyal varlığımızın bir temsili, toplumdaki aidiyetimiz. Hep var olacak ve hep bizi anlatacak.
Fotoğrafların Anlattığı
Fotoğrafların AnlattığıChristine Ulivucci · ‎İş Bankası Kültür Yayınları · 016 okunma
·
47 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.