“Çaylar değil artık dertler demleniyor.”
Ne çok dert biriktirdim hepsi içime aktı
Yazmak istedim yazamadım,konuşmak istedim olmadı
Sustum ben de
Susmak içine kusmakmış oysa
Bilemedim, bilseydim susmazdım.
Özenli ve güzel bir paketleme ile elime aldım kitabı. Bu konuda yazarımız Oğuz Yılmaz’a emekleri ve özeni için teşekkür edemeden geçemeyeceğim. Özellikle kahve ve çikolata detayı ben gibi kahveci olan insanları çok mutlu edecektir diye düşünüyorum.
“Sonuçta her ruh kendi kitabını kendi seçer hatta bazen kitap gelir o ruhu seçer.” demiş yazarımız Oğuz Yılmaz, çokta haklı demiş. Bazı zamanlarda kitaplardan başka sarılacak dost, güvenebileceğin sırdaş, aklını dağıtacak etkinlik bulamayabiliyorsun. Seni bambaşka diyarlara bambaşka insanların hikayelerine sürükleyerek öyle bi dağıtabiliyor ki kafanı. Bazen tedavi ediyor bazen hüzünlendiriyor, bazen güldürüyor, bazen hepsini birden yaşatıyor sana.
“Kılavuzun Pusulası” uzun zamandır okumayı düşündüğüm bir kitaptı lakin bir fırsat bulup okuyamamıştım, her şey zamanını bekler derler benim de okuyacağım vakit bugünlermiş diyebilirim. Kitaptaki olaylar üniversite için başka bir şehirde hayata tek başına tutunmaya çalışan Orkun isimli karakterimiz üzerinden işleniyor. Bu kısımlarda kendi üniversite zamanlarımı düşünmeden edemedim. Orkun gibi bende başka bir şehirde üniversite hayatı yaşadım onun aksine ben küçük bir şehirden çok daha büyük bir şehirde hayata tutunmaya çalıştım. Kolay mıydı derseniz ? Elbette ki hayır.
Yaşadığım şehirde toplu taşıma kullanma gereksimi dahi duyulmazken, üniversite okuduğum şehirde bir yerden başka bir yere gidebilmek için bazen birden fazla toplu taşımayı art arda kullanma gereksinimi duyulabiliyordu. Karmaşık otobüs hatları, düz mantıkla işlemeyen caddeler, kalabalık insan toplulukları… Her şeye alışıyor ama insan. Benim gibi çok fazla şehir değiştirmiş bir insan bunu söyleyebilir rahatlıkla.
Kitap 3 bölümden oluşuyor , ilk kısmı kitabın sonunu anlatıyor, sonra geçmişe dönülüyor ve sonrası geleceğe dayanıyor. Akıcı bir dili var yazarımızın ve olayları okurken bir şekilde kitabın içine kendinizi de ekliyorsunuz. Kitabın bazı kısımları kafamda soru işareti kaldı. “Neden?” diye sordum ve cevap bulamadım bazı kısımlarda. Sanıyorum ki bu kısımlar okuyucuya bırakılmış boşluklar. Bir de son kısmındaki saf kötülük beni rahatsız etti, bir insanın başka bir insanı bilinçli bir şekilde kötülüğe sürüklemesi ve bunu herhangi bir sebebi yokken yapmasını anlamlandıramadım. Ama derseniz ki “hayat”.
Hayat böyle olaylardan ibaret. O zaman da diyecek herhangi bir söz bulamayabilirim.
Haklısınız. İnsan bazen hırstan, bazen görememekten, bazen çaresizlikten , bazen hiçbir sebep yokken , bazen kasti, bazen bilmeden birilerine zarar verebilir. Altı üstü insanız sonuçta hatalarımızla, pişmanlıklarımızla, günahlarımızla sevaplarımızla .
Güzel bir şarkı bırakıyorum buraya.
youtu.be/wB8x81sXd48?si=...
Yazarımız Oğuz Yılmaz’ın kalemine ve emeklerine sağlık diyorum.
Keyifli okumalar ve dinlemeler diliyorum.