Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Evet, akşam, yediye doğru, metroda ikinci mevki bir kompartımanda olmayı seviyordu. Yolcuların çoğu işten dönen insanlardı. Nadja da onların arasına oturup, kafalarını meşgul eden konuyu yüzlerinden yakalamaya çalışıyordu. İster istemez, az önce, ertesi güne, yalnızca ertesi güne kadar bıraktıklarını ve bu akşam kendilerini bekleyenleri, yüzlerini güldürecek ya da daha çok kaygılandıracak olanı düşünürler. Nadja, gözlerini havada bir yere dikti: "Yiğit insanlar var." Belli etmek istemediğim kadar heyecanlıydım, bu kez kızdım: "Hayır. Zaten, söz konusu olan bu değil. Bu insanlar, diğer bütün sefaletlerle birlikte ya da değil, çalışmaya katlandıkları ölçüde ilginç olamazlar. Başkaldırı, benliklerinde daha güçlü değilse, çalışmak onların yükselmesini nasıl sağlayacak? Şu anda siz onları zaten görüyorsunuz, onlar sizi görmüyorlar. Ben, değer vermem istenen bu köleleşmeden bütün gücümle nefret ediyorum. Buna mahkum olduğu, genellikle kendini bundan kurtaramadığı için insanlara acıyorum ama, beni onların safında tutan çabalarının değil, karşı çıkışının şiddetidir ve de yalnızca bu karşı çıkışının şiddeti olacaktır. İnsanın bir fabrika fırınında ya da, gün boyu, birkaç saniye arayla aynı hareketin tekrarını dayatan şu acımasız makinalardan birinin önünde, orada zaten her yerde çok zor kabul edilebilir buyruklar altında ya da hücrede, ya da bir idam mangasının önünde de kendisini özgür hissedebileceğini biliyorum ama, bu özgürlüğü yaratan, katlanılan işkence değildir. Özgürlük, zincirlerinden sürekli kurtuluştur, bunu çok isterim; bu zincirlerden kurtuluşun olanaklı, sürekli olanaklı olması için; sözünü ettiklerinizin çoğunun başına geldiği gibi, zincirlerin bizi ezmemesi gerekir Ama o da -belki, hatta insani açıdan daha da çoğu- ister uzun ister kısa olsun, zincirinden kurtulmuş insana izin verilen adımın göz kamaştırcı devamıdır. Onların bu adımları atacak güçte olduklarını düşünüyor musunuz? Zamanları var mı buna yalnızca? Yürekleri var mı? Yiğit insanlar diyordunuz, evet, yiğit, savaşta kendilerini öldürtenler gibi değil mi? Bundan başlayalım, kahramanlardan: bir alay zavallı ve birkaç acınası aptal. Kanımca, itiraf edeyim, bu adımlar her şeydir. Nereye gidiyorlar, asıl sorun budur işte. Sonunda bir yol çizecekler, kim bilebilir bu yolda zincirden kurtulma ya da, izleyemeyenlerin zincirden kurtulmasına yardım olanağını? İşte o zaman biraz ayak sürümekte yarar vardır, ama gerisin geriye dönmeden. (Bu konuda söyleyeceklerim aşağı yukarı görülüyor, yeter ki somut bir tarzda işlemeyi düşüneyim.) Nadja beni dinliyor ve bana itiraz etmeye çalışmıyordu. Belki de yalnızca emeğe bir övgü dizmek istemişti o kadar.
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.