Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

42 syf.
6/10 puan verdi
Gece ve gündüz.. Birbirinden ne kadar da farklı zamanlar... Gündüzün ışığı içimizi aydınlatmaya başladığında, uyanıp hemen dünyevi dertlerimize koşturmaya başlıyoruz. Gece o karanlık yüzünü gösterdiğinde ise, kendi benliğimize çekiliyoruz ve hayaller kuruyoruz. Aslında müthiş bir zıtlık ve aynı zamanda müthiş bir ters orantı içinde gece ile gündüz... Sıkıcı, rutine bağlamış olabiliyor gündüzlerimiz; buna karşılık onlarca renk, onlarca his sunabiliyor bize gecelerimiz... Ben daha gececi bir insanım, özellikle 00:00-07:00 arası kitap okumak, yazmak, kendime zaman ayırmak açısından daha değerli! Bu kadar gündüz ve gece kıyasının ardından, gündüz ve gecenin en şiirsel zıtlığının anlatıldığı "Geceye Övgüler" kitabına odaklanabiliriz. Novalis'in yazmış olduğu şiirleri içinde barındıran bu kitap, romantik ögeleri ve sembolist yaklaşımlarıyla dikkat çekiyor. Novalis aslında size bir kelime verirken, onun ardındaki 4-5 kelimeyi veya duyguyu size düşündürtüyor. Böylelikle metinleri daha bir vuruculuk kazanıyor. Asıl adı Georg Friedrich Philipp Freiherr von Hardenberg olan Novalis, sadece 29 yaşına kadar yaşayabilmiş bir 18. yy şairi. Alman şair; Aydınlanma Dönemi'ni, Sanayi Devrimi'ni ve en önemlisi de Fransız Devrimi'ni görmüş, tüm bu gelişmeleri kendi benliğinde özümseyebilmiş. Mısralarında, dönemin tekdüze şiir yapısına ve sözcüklerine karşı olduğunu anlayabilirsiniz. Fransız Devrimi sonrası popülerliğini iyice arttıran romantizm akımının azılı bir temsilcisi olan Novalis, yapıtlarında romantizmin bireysel boyutlarına eğiliyor. "Geceye Övgüler", romantizmin kurucu eserlerinden biri olarak sayılıyor. Alman şair, bu eserinde İngiliz şair ve oyun yazarı Edward Young'ın "Gece Düşünceleri" adlı uzun şiirinden esinleniyor. Novalis, "Geceye Övgüler" kitabında tüm örneklerini göreceğiniz üzere genel olarak bireysel konuları işliyor. Onun sözcüklerinde birey önem kazanıyor. Günlük yaşam, ayrılık, acı, aşk, özlem konularını bireysel bir potada ve şiirsel bir düzlemde ele alıyor. Yazdığı bu romantik mısraların altında, Novalis'in yaşamış olduğu trajik kayıp yatıyor. Çok sevdiği ve nişanlandığı sevgilisi Sophie'yi tüberküloz nedeniyle kaybediyor. Hal böyle olunca, gece ve gündüz Novalis için çok belirleyici kavramlar haline geliyor. Alman şair, gündüzleri günlük işlerinin derdine koşuyor ve hayatının devamı için uğraşıyor. Geceleri ise ayrılık acısı ve özlem ağır basıyor, nişanlısını çok özlüyor, her baktığı yerde onu arıyor. Gece, Novalis'e hayaller kurduruyor ve şairin en derindeki duygularını ortaya çıkartıyor. Artık Novalis en büyük gerçeğin yaşam değil ölüm, gündüz değil gece olduğunu anlıyor ve bu gerçeği mısralarına ince bir işçilikle dokuyor. Gündüz, onun için ışık dolu bir dinginliktir. Gece olduğunda ise Novalis, rüyaların dünyasına adım atar. Bu, şair için bilinçdışı bir dünyadır; ancak burada bile zekasıyla yüksek bir bilinç algısına ulaşır. Metinlerinde, gündüzün getirdiği tüm sıkıntılardan geceleri kolayca kurtulduğu görülür. Sanki geceleri, şairin üçüncü ve hatta dördüncü gözü açılmaktadır ve en karanlık hislerini görerek bunlarla kavrulmaktadır. Novalis için insan, gecenin getirdiği türlü duygular ve düşüncelerle kendi benliğini farklılaştırmaktadır.
Geceye Övgüler
Geceye ÖvgülerNovalis · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20212,041 okunma
··
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.