Distopik eserleri seven okuyucular Abdurrahman Aydınlı'nın yarattığı ütopyayı da sevebilir. Çünkü yazarımızın akıcı bir anlatım üslubu vardı. Sayfaların arasında barınan başka dünyanın çığlıkları, var olan Dünya'nın âdeta bir gölgesiydi. Fakat Dünya yok olmanın eşiğindeydi. Depremler, afetler ve kıtlık neredeyse tüm şehirleri yok etmişti. Hayatta kalma şansı günden güne azalıyordu. Sık sık oluşan kum fırtınaları insanlık için büyük bir tehditti. Yine de umut vardı. Portal belki de umudun adıydı. N102 şirketinin başka bir gezegene göç etmek üzere araçlar tasarlaması insanlık için bir umut ışığı olmuştu. Ama yeterli yakıt yoktu. Bu yakıtı elde edebilmek için antimadde gerekiyordu. Antimadde içinde Portal'a inmek... Tabi bu söylendiği kadar kolay değildi. Çünkü Portal hakkında kulaktan dolma çok sayıda bilgi vardı. Portal demek bir nevi ölüm demekti. Antimadde satın alacak paran yoksa Göç'e binmenin tek yolu Portal'a inerek oluşabilecek riskleri göğüslemekti. Wallace ise evladı için bu riskleri göze aldı ve anlaşmaya sadık kaldı. Portal'dan geçip Alkab gezegenine yani bilinmeze doğru yol alacaktı. Ölmeden geri dönebilecek miydi? Ya da döndüğü zaman bileti alabilmek için yeteri kadar antimadde toplamış olacak mıydı? Anlayacağınız üzere her şey karakterimizin Portal'a inmesi ile başladı. Bhalkos da kardeşini bulma umuduyla Portal'a inecek isimler arasındaydı. Bahsettiğim iki karakterin mücadeleci ruhu okuyucuya oldukça başarılı bir şekilde yansıtılmıştı. Portal'a indiklerinde yaşananlar sıradışıydı. Orada zaman akışının farklı olması dikkat çekici unsurlar arasında yer alıyordu. Acaba karakterlerimizi neler bekliyordu? Okuyup öğrenmenizi tavsiye ederim. Ayrıca kitabımız öyle bir yerde bitti ki devamını merakla bekliyorum.

PortalAbdurrahman Aydınlı · Otantik Kitap · 202342 okunma

·

68 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Gizem Kısacıklar