Bir meyhanede geçen hikayemiz Cumhuriyetle birlikte kadınların elde ettiği özgürlükler ve sosyal haklar üzerinden yola çıkıyor. Bununla birlikte içkinin ve sohbetin dozu arttıkça işler kontrolden çıkıyor ve kaçınılmaz bir kavga ile sonuçlanıyor. Başlangıçta kadınların toplumdaki bu yeni konumunu desteklediğini düşündüğümüz yazarımız zekice eleştirilerle tavrını belli ediyor. Dozunda ve kontrollü kullanılmayan hakların, aslında hak sahibine de topluma da beklenen faydayı sağlamadığı hatta zararının da dokunacağı fikrini ediniyoruz. İçki yasağı gibi dönemin güncel konularına da değinen hikaye kısa ama oldukça dolu dolu bir yapıt.
Hikayenin öncesinde Hüseyin Rahmi Gürpınar ile yapılan röportaj da başlı başına bir katma değer... Yazar hakkında şahane bilgiler de veriyor. Kitaptan alıntılarla sizi başbaşa bırakıyorum 🪻🪻
Türk okuruna roman ve hikaye okuma zevkini veren romancının o çeşit çeşit eserleri, başka başka semtlerde, fakat mutlaka hep günün aynı vaktinde yazılmıştır. (Röportajdan)
Bir şeyi yaymak istiyor musunuz? Yasaklayın.
Bu memleket sinirli kadın fideliğidir.
Hükümetler görünüşte ne şekil alırlarsa alsınlar insanlara hala efendisine gelir getirmek için yetiştirilen zavallı bir ayı terbiyesi veriliyor.
Bu soyucu zamanın vergiye tabi kılmadığı yalnız karı koca arasındaki gizli muamele kaldı.
"Zehirden şifa beklenilmez, onunla zevk edilmez. Eğer bu geçici cinnet bir zevk sayılabilirse, emin olunuz, tedavim altında bulunan biçarelerin içinde bu zevklenmede size kat kat üstün gelenler vardır" diyorsun ... Ah, bilimin hayırsever , çalışkan evladı. Sözün çok doğru, lakin ben akıllı zamanlarıma bu geçici cinneti tercih ediyorum.
Hanımefendi, çok zekisiniz. Lakin ona bir istikamet verecek rehberlerden yoksunluğundan dolayı coşkun zekanız yolunu şaşırmış