Friedrich Nietzsche kitabı okuduktan sonra kafa allak bullak olmuyorsa, bir kaç gün boyunca kitapta geçen yoğun içerikli düşünceler beyni ele geçirip sürekli tekrarlanmıyorsa kitap tam anlaşılmış sayılmaz diye düşünüyorum.
Bu arada kitabın isminden korkup kararsız kalanlar için şunu belirteyim, kitabın içeriği hiç de korkunç değildir ancak biraz serttir, o da Nietzsche'nin imzası olsun :D
Deccal'e geçmeden önce çeviriyle ilgili şu açıklamayı da belirtmek istiyorum. Her sayfası dolu dolu olan, yoğun içerikli Nietzsche kitaplarında çevirmenlerinin daha dikkatli çeviri yapmasının elzem olduğunu düşünüyorum. Kitapta bir çok yerde çok daha basit şekilde çeviri yapılabilecekken çevirmenin devrik cümleler kullanması ve bazı yerlerde kelime fazlalıkları yada eksiklikleriyle kitabın anlaşılmasını zorlaştırdığını düşünüyorum. Avrupa ve Türkçe Dilleri arasındaki gramer farklılığından dolayı bazı çevirmenler bunu yapabiliyor o yüzden bir çok kitapta devrik cümleler ya da tam anlaşılmayan cümleler oluşabiliyor. Normal romanlarda bu durum çok göze batmazken özellikle teknik kitaplarda ve felsefe kitaplarında daha çok göze battığını düşünüyorum.
Kimi insanlar içinde yaşadığı toplum düzenini sorgulamaz,
Oscar Wilde'nin dediği gibi "Yaşamak çok nadir rastlanan bir şeydir. Çoğu insan sadece var olur."
Friedrich Nietzsche gibi mükemmellik arayan insanlar ise hayatı sürekli sorgular yanlış olan ne varsa onu eleştirir ama sadece eleştirmekle kalmaz çözüm yollarını da gösterir. Ve bu yüzden en yüksek mertebedeki insan modeline de "üstinsan=üstün insan" demiştir.
Kitap Avrupa'da ilk çıktığında sansürlü olarak yayınlanmıştır. Çünkü
Deccal, Hz. İsa karşıtı olarak ortaya çıkmış ve Hristiyanlığa resmen savaş açmıştır. Nietzsche'nin asıl sorunu olan din ve ahlak ilişkisi bu kitapta tüm detaylarıyla sorgulanmıştır. Okuduğum en iyi felsefe kitaplarından diyebilirim. Mantık ve sorgulamadan asla taviz yok o yüzden Nietzsche'nin sözleri kimilerine çok sert gelebilir.
Şimdi kitaba geçebiliriz.
Kitabın önsözünde "Bazıları öldükten sonra doğar." yazar. Sanki Nietzsche bu sözü kendisi için söylemiştir :D
Nietzsche'nin, Hristiyanlık ve kilisenin dogmatizmi ile birlikte tüm dinlere en ağır eleştiriler yaptığı kitabıdır.
Kitabın dili ve üslubu, Nietzsche'nin üslubunu bilenler için çok zorlayıcı değildir. Belki de Nietzsche'nin en akıcı kitaplarından biridir.
Nietzsche her zaman olduğu gibi söylemek istediklerini alaycı bir dille ve bölüm bölüm anlatmıştır. Bu şekilde bölüm bölüm olması konuların daha iyi anlaşılmasını sağladığını düşünüyorum.
Kitapta, Hristiyanlığın Yahudiliğin içinden nasıl ortaya çıktığını, Hz. İsa'nın neleri yerle bir ettiğini, Aziz Paul'un Hz. İsa'nın mesajlarını kendi çıkarları ve hırsları uğruna nasıl çarpıtıp kilise örgütlenmesini yürüttüğünü ve Hristiyan inanışındaki tüm yanlışlıkları Nietzsche çok sert bir şekilde ele alıp irdelemiştir. Ayrıca Yahudilik, Budizm, Brahmanizm ve Müslümanlığa da değinmiştir.
Hristiyanlığa duyduğu nefreti çok net ve açıklayıcı şekilde ortaya koymuş olup "Hristiyanlık, insanlığın başından geçen en büyük talihsizliktir." demiştir.
Nietzsche, Deccal'ın zaten aramızda olduğunu, onu çok uzaklarda aramamamız gerektiğini söylemiştir. :D
İyi ki Nietzsche gelip geçmişsin bu dünyadan.
Bu kitaba 8,3/10 puan veriyorum.
Buraya kadar okuma zahmetine katlanan herkese keyifli ve sert okumalar diliyorum :D
Bybyturkce Zeynep Deniz teşekkürler, okuduğumuzu aktarmaya çalıştık, asıl övgü Nietzsche'ye gitsin 😊 neyse ki hala okumadığım kitapları var da kendimi öyle teselli ediyorum 😊 ama az kaldı maalesef, Nietzsche bitene kadar araya kimseyi almayacağım, Niçe'm varken bi elde iki kitap taşıyamam 😊😊