Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Eski Yunan Cariyelerin Mezarları" Uzun saçlarının içinde yatarlar ve kahverengi yüzler çok önceden kendi içlerine çekildiler. Sanki çok büyük bir uzaklığın önündeymiş gibi, kapalı gözler. İskeletler, ağızlar, çiçekler. Ağızların içinde, cep satrancının adamları gibi sıra sıra dizilmiş parlak dişler. Ve çiçekler, sarı inciler, narin kemikler, eller ve gömlekler, buruşmuş kalbin üstünde çürüyen yün bez. Fakat orada, altında o yüzüklerin, altında muskaların ve mücevherlerin ve mavi gözler gibi kıymetli taşların (hatıraları aşıkların) , hâla ortadadır cinsiyeti sessiz yeraltı türbesinin, çiçek petalleriyle dolmuş kemerli çatısına kadar. Ve tekrar sarı inciler, gevşetilmiş ve dağıtılmış, kendilerine ait ateşe verilmiş kilden kaplar üzerinde bir zamanlar boyanmış portreler, parfüm kavanozlarının çiçekler gibi kokan yeşil parçaları, ve imajları mihraplarının üzerinde oturan küçük ev-halkı tanrılarının: kendinden geçmiş tanrılarla cariye-cennetleri. Kırılmış elbise kemerleri, yeşim taşından oyulmuş bokböcekleri, muazzam cinsel organları olan küçük heykeller, gülen bir ağız, danseden kızlar, koşucular, küçük yaylara benzeyen altın tokalar kuş avlamak için kullanılan-ve hayvan şekilli nazarlıklar, süslü bıçaklar ve kaşıklar, uzun iğneler, yuvarlak açık kırmızı renkli bir kırık çömlek parçası üzerinde bir at takımının ayakta duran bükülmeyen bacakları girilecek bir yerin üzerindeki karanlık yazıt gibi. Ve tekrar çiçekler, birbirinden uzağa yuvarlanmış inciler, yan tarafları parlayan küçük yaldızlı bir lîr; çiseleyen yağmur gibi düşen duvakların arasında sanki ayakkabının krizalitinden dışarı tırmanmış gibi: zarif solgun kelebeği ayak bileğinin. Ve böylece yatarlar, gerekli şeylerle dolu ağzına kadar, pahalı şeyler, mücevherler, oyuncaklar, kaplar ve kacaklar, kırık incik boncuk (ne kadar çoğu içine düşmüş onların!) ve kararırlar bir nehrin dibi kararırmış gibi. Çünkü nehir yataklarıydı onlar birzamanlar, ve üzerlerinde kısa, aceleci dalgalar (herbiri kendini daha fazla uzatmak isteyerek, her zaman) sayısız delikanlının cesetlerini sürükledi; ve içlerinde büyümüş adamların akıntıları kükredi. Ve bazen oğlan çocukları ileri fırlarlardı çocukluk dağlarından, aşağı inerlerdi çekingen akarsularla ve oynarlardı nehrin dibinde ne buldularsa, dik yokuş bilinçlerini yakalayıncaya kadar: Sonra doldurdular, açık, sığ suyla, bu geniş kanalın bütün genişliğini ve koydular derinliklerde dönen küçük girdapları, ve aynaladılar yeşil kıyıları ilk kez ve uzaktan seslenmelerini kuşların —, gökte, o sırada yıldızlı geceleri bir başka, daha tatlı ülkenin çiçek açtı üzerlerinde onların ve kapanmayacaktı hiçbir zaman. Rainer Maria Rilke
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.