Kitaptan notlar:
Geçmiş değil hedeflerimiz doğrultusunda yaşanılanları yorumlarız. Psikolojik tavırlarımız yani örneğin hep odada kalmak istemek gibi bir beklentinin - mesela ebeveyn ilgisinin- karşılanması içindir.
Başkalarından alacağın yanıtlar sadece idareten işe yarar; bunların bir değeri yoktur.
Şu anda çok mutlu hissedemiyorsun. Bunun sebebi, kendini sevmeyi öğrenememiş olman. Kendini sevmeyi deneyebilmek için, farklı birisi olarak yeniden dünyaya gelmeyi istiyorsun. Y. gibi olmayı ve şu anda olduğun kişiyi bir kenara atmayı umuyorsun. Y. olmayı ne kadar istersen iste, onun gibi biri olarak yeniden doğamazsın. Sen Y. değilsin. Kendin gibi olman bir sorun değil. Ama 'sadece kendin gibi olman' sorun değil demiyorum. Kendini gerçek anlamda mutlu hissedemiyorsan, işlerin şu anki haliyle yolunda gitmediği belli. Adımlarını ileri atmalı ve yoluna durmadan devam etmelisin. "Önemli olan kişinin nasıl dünyaya geldiği değil, elindeki malzemelerle ne yaptığıdır."
Yunanca 'iyilik' sözcüğünün (agathon) ahlaki bir anlamı yoktur. Sadece 'faydalı' demektir. Buna karşılık, 'kötü' sözcüğü (kakon), 'faydalı olmayan' anlamına gelir. Dünyamız her türlü haksızlık ve kötülükle doludur ama kelimenin gerçek anlamıyla kötülüğü isteyen tek bir kişi yoktur: Yani, 'faydalı olmayan' anlamında.
Hayatının bir noktasında, 'mutsuz olmayı' kendi. seçmişsin. Mutsuz şartlarda dünyaya gelmiş ya da kendini mutsuz bir durumda bulmuş değilsin.
Adler psikoloji sinde, kişiliği ve mizacı 'yaşam tarzı' sözcükleriyle tanımlarız. Yaşam tarzı, hayattaki düşüncelerin ve eylemlerin eğilimleridir. Kişinin dünyayı nasıl gördüğü. Ayrıca, kendisini nasıl gördüğü. Yaşam tarzını, anlam bulmaya yönelik bu yolları bir araya getiren bir kavram olarak düşün. Dar bir anlam da, yaşam tarzı bir insanın kişiliği olarak tanımlanabilir; daha geniş anlamda düşünecek olursak, o kişinin dünya görüşünü ve hayata bakış açısını kapsayan bir kavramdır. Diyelim ki kendisi için endişelenen biri var. "Ben kötümserim," diyor. Bunu yeniden ifade edip, "Dünyaya karşı kötümser bir bakış açım var," diyebiliriz. Bunun kişilik değil, dünya görüşü meselesi olduğunu düşünebilirsin.
Bazı ufak güçlükler ve kısıtlamalar olduğu halde, muhtemelen şu anda sahip olduğun yaşam tarzının en pratik olduğunu ve her şeyi olduğu gibi bırakmanın daha kolay olduğunu düşünüyorsun. Öte yandan, bir kişi yeni bir yaşam tarzı seçecek olursa, kimse o yeni benliğe neler olabileceğini ya da meydana gelen olay larla nasıl başa çıkacağını bilemez. Geleceği görmek zorla şır ve hayat endişeyle dolar. Gelecekte kişiyi bekleyen daha acı ve mutsuz bir hayat olabilir. Basitçe söylemek gerekirse, insanlar etraflarındaki şeyler hakkında yakınıp dururlar ama olduğun gibi kalmak daha kolay ve güvenlidir.