Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

168 syf.
4/10 puan verdi
Yüzeysel ve içi boşaltılan kavramlar
julie otsuka’nın yüzeysel ama çok sevilen ve ödüllere doyamayan kitabı. bu kadar övülen ama bu kadar yüzeysel olan bir kitabı en son ne zaman okumuştum hatırlamıyorum, en özet tabirle balon bir kitap. zaten üzerinde cart ödülü curt finalisti bilmem ne listesi kitabı gibi ifadeler ve pazarlama taktikleri görünce o kitaptan kaçmak gerektiğini bilecek kadar iyi bir okurken bu tuzağa nasıl çekildim inanın bilmiyorum. yazarın kullandığı dili ve kullanım şekliyle ilgili çok basitçe gereksiz yorumu yapmak istiyorum. bu kadar güzel ve önemli bir konu nasıl yazılarak mahvedilir örneği olmuş. öncelikle 1. çoğul kişi olarak yazmış, biz diyor bize şöyle oldu bize böyle oldu… bununla ilgili bir sorunum yok birey olarak var olamayan ve ancak bir topluluk olarak var olabilen kadınların ve millet olarak japonların çektiklerini anlatırken bu yöntemin kullanılması bence çok dahiyane, lakin kullanılan kelimeler ve ele alış biçimi o kadar yavan ki verilmek istenen mesaj tamamen kaybolmuş. 1. çoğul kişi kullanımının kitabı kısa tutmak amacıyla yapıldığını yüzlerce örneği ardarda bir olay örgüsü haricinde sıraladığında anlıyorsunuz. kısaca dili, anlatım tekniği ve olayların ele alınış biçimi gerçekten yavan ve yüzeysel. konusuna geçersek konusu gerçekten oldukça etkileyici, bu konu üzerine bu kadar yavan bir kitap olması insanı daha çok üzüyor sanırım. kitabın konusu özetle: japonya'dan san francisco'ya giden gemiye bindiler hep birlikte, ellerinde kocalarının birbirinden yakışıklı fotoğraflarıyla. gelindi onlar; yabancı topraklarda, dükkan, bağ bahçe sahibi kocalarıyla kuracakları refah yaşamın hayaline kapıldılar -çünkü onlara bunun sözü verilmişti. sonra kocalarını gördüler; ilk şoku yaşadılar, ilk geceyi atlattılar. müstakbel kocalarının onlara yalan söylediğini, evlerinin hanımı olmayacaklarını öğrendiler; çok ama çok çalıştılar, tarlalarda iki büklüm mahsül topladılar, beyaz tenli uzun boylu kadınların yerlerini sildiler, çamaşırlarını yıkadılar, yemeklerini yaptılar, erkeklerine hizmet ettiler. çocuk doğurdular; bir, iki, beş, on. o çocuklar büyüyüp de kimliklerini reddettiğinde üzülmemeye çalıştılar. yeni topraklar sonunda memleketleri oldu. ve savaş gelip çattı bir gün, yeni memleketlerinde "düşman" oldular. kitabı okurken aslında kitabin alt mesaj olarak ele aldigi kavramlar cok fazla mesela göçmen psikolojisi, ırkçılık, aslında bizim deyişimizle alamancı olmanın yaşattığı o arada kalmışlık ve öfke, kadınların evlilik içinde yaşadıkları şiddet, cinsel istismar ve var olma mücadelesi, ikinci nesil gençlerin baskılar sebebiyle kendilerine yeni bir kimlik yaratma ve eski kimlikten utanma süreçleri, savaş çıktığında at izinin it izine karışması sonucunda herkesin sürülmesi evlerinden edilmesi yağmaya uğraması… özellikle savaş sonrası kısımda yaşananlar türkiye'nin yakın tarihinde de sık sık karşımıza çıkan dramlar aslında mesela 6-7 eylül olayları hemen gözünüzü önüne gelebilir. bu kavramların hepsi sadece kavram olarak var kitapta. yani tüm tuşlara basayım çok da aşırı uğraşmayayım ama kitabım satsın ödül alsın tutumunun sonucunda çıkan bir kitap.
Tavan Arasındaki Buda
Tavan Arasındaki BudaJulie Otsuka · Domingo Yayınevi · 2018611 okunma
·
1 artı 1'leme
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.