Yukio Mişima gerçek ismiyle Kimitake Hiraoka birçok açıdan farklı bir yazar. Onu farklı kılanlar nelerdir derseniz; öncelikle samimiyeti derim.
Yukio Mişima , bir eşcinsel olmasına rağmen Japon değerlerini, geleneklerini sonuna kadar savunan bir kişi. Japonya’nın modernleşmesine karşı durmuş hatta eyleme geçerek modernleşme karşıtı Tatenokai isimli bir örgüt de kurmuştur. Ancak yaptığı bir konuşma daha doğrusu yazdığı manifesto diğer insanlar tarafında alaya alınınca, bunu gururuna yediremeyip Japonların geleneksel intihar yöntemi olan seppuku ile kendi canına kıymıştır. Bu da onun bir efsane olmasına sebep olmuştur.
Yukio Mişima bir eşcinsel ve bunu okurdan saklama gereği duymuyor. Kadınlara karşı hiçbir heyecanı yok. 93. Sayfada bu durumu şu şekilde açıklamış:
“Oysa beni “kadın” kelimesi cinsel bakımdan ancak “kalem”, “araba”, ya da “süpürge” kelimeleri kadar etkileyebilirdi.”
110.sayfada ise bu durumu bir kez daha hatırlatma ihtiyacı duymuş yazar:
“…karşı cinse cinsel istek duymuyordum. Bunun en kuvvetli delili, bir kadını asla çıplak görmeyi istememiş olmamdı.”
Kendini bu denli dürüstçe ifade ediyor
Yukio Mişima . Onun tutkusu genç erkeklere karşı. Ancak burada da bir tuhaflık var. Zira
Yukio Mişima bu gençleri sürekli olarak ölürken hatta işkence görürken tasavvur ediyor. Özellikle askerlere karşı bir ilgisi var. Bunun sebebini ise “ölümlerinin değişikliği” düşüncesi üzerinden açıklıyor. Yani
Yukio Mişima için genç adamların sadece yakışıklı ve kaslı bir vücuda sahip olması yeterli değil, aynı zamanda bir trajedi yaşamaları ya da yaşama ihtimalleri olması cezbedici.
Marquis de Sade havası var. Özellikle 144. sayfada genç delikanlılara yapmak istediği işkence hayali anlatılmış ki burada detaya girmeyeceğim, direk olarak sadist tarafını görebilirsiniz yazarın. Yine 81. Sayfada hayalindeki kurbanlarını (genç erkekleri) işkence ile yavaş yavaş öldürürken hayal ediyor kendini.
“Yerde ölümle savaşırken çırpınan kurbanın dudaklarını öpmeye çalışıyorum hayalimde”
Bir ara Netfilix dizisi olan Dahmer’in (gerçek hayattan uyarlama) ruh halini okuyorum sandım bu satırları okurken.
Bu arada içinde bunlar koparken dışardan bakan bir insan gayet normal bir insan gibi düşünüyor
Yukio Mişima ’yı. Zira kitabın adından da anlaşılacağı üzere bir maske takmış ve rolünü en iyi şekilde oynuyor. Erkek gibi hissetmese de erkekleri çok iyi gözlemleyip onlar gibi davranmaya ve konuşmaya gayret ediyor ve neredeyse hiç fire vermiyor. Bu arada hayatına sadece bir kez bir kız giriyor. En yakın arkadaşının kız kardeşi olan Sonoko. Ciddi bir ilişki yaşıyorken iş evlenme kısmına gelince yan çiziyor. Zira hiçbir cinsel isteği yok kıza karşı. Peki işi neden o kadar ilerletti diye soracak olursanız. Bir ihtimali denemek istemesi denilebilir. O ihtimalde kızı öptüğü an sona eriyor çünkü hiçbir şey hissetmiyor kızı öptüğü zaman. Bu arada yine enteresan bir durum var. Sonoko’yu kıskanıyor. Ancak bu kıskançlık bir erkeğin bir kadını kıskanması şeklinde değil. Sonoko’nun ona olan sevgisini kıskanıyor çünkü
Yukio Mişima da bu tür bir duygu hiç yok, yaşamamış hiç. Kızın
Yukio Mişima ölüme saplantılı, sürekli olarak kendini de ölürken düşünüyor hatta ölmeyi istiyor. Ancak burada da başka bir tuhaflık ortaya çıkıyor. Çünkü
Yukio Mişima ölme isteğine en kısa yoldan ulaşabileceği savaş dönemi askerlik hizmetinden hasta rolü yaparak sıyrılıyor. Çürüğe çıkartıldığı zamanki mutluluğunu belli etmemek için hayatının rolünü oynuyor.
“Normal bir insan olsaydım ne gibi duygulara sahip olacaktım? Bu sorular bende saplantı haline gelmişti” s.127
Kitapla ilgili incelemeyi burada kesip başka bir konuya değinmek istiyorum. O konuda kitabın tercümesi. Kitap kötü tercüme edilmiş falan demeyeceğim ancak orijinal dili olan Japonca yerine eserin İngilizce tercümesinden tercüme edilmiş. Yani tercümenin tercümesini okuyoruz. Neden direk orijinal dilinden tercüme edilmedi bilmiyorum. Ancak bazı cümlelerde bazı anlam karmaşalarına sebep olmuş bu durum. İthaki Yayınları bu konuda daha iyi bir açılım yaparak Japon klasiklerini direk kendi dilinden tercüme ettirmiş. Can yayınları da umarım bu konuda bir ilerleme kaydeder.
Sonuç olarak
Yukio Mişima ’nın karakterini ya da siyasi yönünü eleştirebiliriz ancak kalemi kuvvetli bir yazar. Sezarın hakkı sezara. Edebi yanı oldukça güçlü. Bu sebeple