Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

120 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
(arkakapakyazısı) “Edebiyatçı dostu Şahabettin Süleyman’a göre Selahattin Enis, yeni neslin en gözlemci ve çözümleyici hikaye yazarıdır. O, hayatın çirkin fakat gerçek sahnelerini, insanlığın yaşadığı acıların ve gülünç hallerin dikkat çeken noktalarını büyük bir yetkinlikle sayfalara aktarır. İyi gözlem yapar, inceler, düşünür, hisseder ve sonra derin, samimi ve olabildiği kadar tarafsız anlatır. Ona bazen dilencilerin teneke kaplı evleri önünde, tıp fakültesinin ceset kokan koridorlarında; bazen de cami kapılarında, alt sınıfların yaşadığı mahallelerde rast gelirsiniz… On üç hikayenin yer aldığı Bataklık Çiçeği’nde Selahattin Enis, kötülüğün kaynağı olarak gördüğü topluma ayna tutarak, dışlanmış ve ezilmişlerin öfke ve isyanlarını çağının sınırlarını zorlayan bir cesaret ve üslupla işler.” İstanbul’un göze çarpmayan yoksul mahalleleri, batakhaneleri gibi ücra yerlerinde geçen on üç hikayenin ortak noktası, neredeyse hepsinde psikolojik olarak travma yaşamış kişilerin yaşamlarının anlatılmış olması. Kimi kendi akılsızlığının, sorumsuzluğunun, kimi ailesinin, kimi de toplumun kayıtsızlığının, ihmalinin acısını yoksulluk, açlık, ihanet, hastalık ve kayıplarla ödeyen insanların hikayeleri bunlar. Ama, tüm bu karamsar hikayelerde baskın olarak ele alınan tema, kadınlar. Evet, kadınlar tüm bu kötülüklerin anası olarak kabul ediliyor gördüğüm kadarıyla kitapta. Kadınlıklarını kullanarak erkekleri ve tüm toplumu yoldan çıkarıp sömüren, akla gelebilecek her şekilde herkese ihanet eden, tabiri caizse kötülükte şeytana ders verebilecek bir varlık olarak tarif ediyor kadını yazarımız. Erkekler de nasibini alıyor bu karamsar anlatımdan lakin, kadınlara ayrı bir yer verilmiş kötülükte. Elbet, kadınların sorumlu olduğu travmatik olaylar vardır. Fakat, ‘Hırsızın hiç mi suçu yok? Derler ya. Hadi kadınlar ön ayak oluyor diyelim bu olaylara, toplumun, erkeklerin aklı, mantığı yok mu? Bu kadar mı etki altına girebiliyorlar acaba?’ diyerek, kitapta kadınlara haksızlık edildiğini düşünüyorum şahsen. Bu kitabı okuyup da buna takılan tek ben miyim diye de merak da ettim açıkçası. Okuyanlar fikirlerini yorumlara yazarlarsa memnun olurum. Yazarımızın dönemi ile ilgili gözlem ve fikirlerini, sosyo-ekonomik durumları nedeni ile toplumumuz tarafından dışlanmış, yaralı ve öfkeli kahramanlarının bakış açısıyla, sade bir dille anlattığı, en uzunu 5-6 sayfalık kısa hikayelerini merakla, sıkılmadan okudum. Yazar, kadın erkek ilişkileri ile ilgili farklı fikirlerini, drama dozu yüksek olay örgüleriyle, oldukça hararetli ve etkili bir şekilde anlatmıştı öykülerinde. Sadece, kitaptaki kısacık hikayelerden son ikisi, konu olarak diğerlerinden farklı ve rahatsız edici geldi bana. (Bir tanesi tıp fakültesindeki kadavraların fareler tarafından nasıl kemirildiğini ayrıntılandırarak anlatırken, diğeri de kadınların diğer insanlar üzerindeki gücünün vücudunun mahrem bölgesinden geldiğini nedeni ve nasılıyla örneklendirerek anlatıyordu.????) Oldukça ilginç bir okuma oldu kısacası benim için. Tavsiye eder miyim?.. Evet, dramatik kitapları ve Türk Edebiyatını seviyorsanız, bu kitap da ilginizi çekecektir diyor, keyifli okumalar diliyorum hepinize. Kitaplarla kalın. (alıntı) “Damarlarınızda isterseniz on asırlık bir ailenin kanını, ruhunuzda insanlığın en yüksek asil hislerini taşıyınız; sefil olduktan, paranızı bitirerek iflas ettikten sonra insanlar değil ya, güneş bile ıiığını kıskanır, mahalledeki köpekler bile havlayarak sizi karşılar ve uğurlarlar.”
Bataklık Çiçeği
Bataklık ÇiçeğiSalahaddin Enis · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022396 okunma
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.