Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

376 syf.
·
Puan vermedi
·
26 günde okudu
Mükemmel bir eser... Daha iyi nasıl ifade edilebilirim diye düşündüm ve kelimenin karşılığı  fevkaladenin fevkinde olarak karşıma çıktı. Bu kitap baştan belirteyim, sizi bir hayli sarsacak, biraz huzurunuzu kaçıracak ve içinize taş gibi oturacak. Şebnem İşigüzel 'Çöplük 'le  postmodern yazarlığın hakkını ziyadesiyle vermiş. Yazdığı eserlerinde kendine yeni bir dünya kuran yazar okurunu da bu kurguya davet ederken kendisi de anlatıcı yazar olarak  kitaba dahil oluyor. Taklidi anlamak için önceki eseri bilmek gerekir ilkelerine bağlı kalan okurlar Işigüzel'le  Postmodern romancılığa doğru  uzanan yolculuğunda kendisine ilham veren  Dumas, John Fowles ve Tolstoy’un rüzgârının hafiften esintisini  hissetmekle kalmayacaklar üzerine  Gustav Flaubert'ten alıntılar ve adından da sıklıkla bahsedildiğini göreceklerdir. Kitapta diğer okurlarında ilgisini çekeceğini düşündüğüm bölüm yazarın romanda yer alan karakterleri ile yaptığı  röportajlardan oluşan son  kısımlardı. Kitap final yaptıktan sonra merak edilen soruların cevapları böylelikle bir bir yanıta ulaşıyor . Karşımızda çok zeki bir yazarın olduğunu söylemeden geçmek istemiyorum. Hal böyle olunca da kurguladığı hikâyesinde kendisini bir yazar olarak bulundurduğu satırlarda yine  eserinin asıl sahibi olarak kurguda ki Şebnem İşigüzel'i eleştiren, irdeleyen, didik didik eden bir yazar karşımıza çıkıyor. Okurda tamamen gerçeklik algısını  kurgunun üstünde tutmayı çok ama çok iyi başarıyor. Yavaş yavaş ,sindire sindire okuduğum bir eserdi 'Çöplük ' . Kitabın sonlarına doğru hem bitsin diye meraklandığım hem de hiç bitmesin diye kıymete bildirdiğim bir kitap oldu. Sanırım 2024 öncesi ve sonrası kadın yazar favorim olacağı bir yazarla tanışmanın heyecanını yaşadım okuma sürecinde. Bir yazarın kitabıyla tanışmadan önce yazar ve eserleri hakkında çok bilgi sahibi olmadığım doğrudur. Ama yazar, okur olarak bende  bir kıpırdanma, bir heyecan yaratmışsa ucundan köşesinden merak eder ve yazarın sıkı bir takipçisi olurum. Öncelikle 'Çöplük ' öyle hemen okuyup hemen anlatılacak kadar sade bir roman değil bunu baştan belirteyim. Bilmeden yazarın önce 'Sarmaşık ' adlı romanını okumam benim için artı puan oldu. Eserde tanıdığım karakterlerden bazıları ile bu kitapta okurken yolumuz kesişti. Ayrıca 'Sarmaşık' bittikten sonra ki esas aydınlanma yazarın bu eseriyle yine yazar tarafından okura sunuluyor. Demem o ki, tanıdığımız karekterler ve mekânlar tekrar karşımıza çıkınca hikâyenin olay örgüsüne daha bi' hakim oluyorsunuz. Yazar iki ana karekterle kitabına yön veriyor. Kitaba giriş yaptığı ilk karekter Moskovada ailesiyle yaşayan bir Türk kızının  siyasi sebeplerle Türkiye'ye yapacağı yolculuğun öncesi ve sonrasında yaşanan gerçekleri içeriyor. Kız Moskova'da başarılı bir satranç öğrencisi  aynı zamanda Rus satranç oyuncusu Kasparov'un tahtını elinden alacak kadar iyi bir oyuncu. Özetle geleceği parlak. Maalesef hastalık derecesinde ve üstelik alkolik bir anneye sahip olması çocukluk döneminin travmalarında başı çekiyor. Bir trafik kazasında anne ve babasını kaybeden kız siyasi nedenlerden dolayı Türkiye'ye gönderiliyor. Kitabın okurda huzursuzluk veren satırlar artık bir bir okurun önüne dökülüyor. Bildiğimiz saf kötülük bir çöplükte hortlayıp kız ve diğer karakterlerle buluşuyor. Kelimeler bazen boğazımızda bir düğüm olurken bazan bırakın öyle bir olayın yaşandığı düşüncesi okurken bile insan olanı tüm şiddetiyle sarsıyor. İşte başarı dolu bir yolculukla başlayan bir serüvende kötülük  o kadar ürkütücü oluyor ki ve  kendisine  bir maske bularak, çöplükte yerini alıyor. İlk karekterle olan final okurun içine işliyor , röportajlardan oluşan son bölümle içimize işleyen bu taş ikiye katlanarak yoluna devam ediyor. İlk final mı yoksa ikincisi mi derken yazar hoooop okuru alıp diğer karekterle ters köşe yapıyor. Dedim ya karşımızda çok zeki ve bir o kadar kurnaz kalemini hakkını ziyadesiyle veren bir yazar duruyor. Dümdüz bir kaldırımda ilerlerken bir arabanın anî fren sesiyle irkilmek gibi bir şey kitabı okurken hissetiklerimiz. Diğer karekter ise bir annenin diktatörlüğü ve gölgesi altında diğer karakterle ortak bir travmaya sahip. Başarılı bir biyografi yazarı. Dünyaca ünlü orkestra şefinin biyografisini yazmaya çalışan karekterin yaşadıkları, travmaları, hezeyanları okuru bir hayli tedirgin ediyor. Gelmekte olan tehlikenin işaretlerini görüyor fakat görmezden gelmek istiyorsunuz. İki kadın iki yaşam.... Hayatları farklı olsada kaderleri ortak. Biri dışarıda diğeri içeride boğazına kadar saplandıkları kendi çöplüklerinde çırpınıp duruyorlar. Bir okur olarak iki karekterin yolu bir yerde bir şekilde kesişsin diye beklediğim sayfalarda aradığım bir kaç satır oldu. Ben bu satırlarda eşelenirken yazar okuru için başka planlar yapmış. Bunu söylemek kitabı okumakta olan ya da okumayı düşünen okurlar için  büyük bir haksızlık olur. O kısım yazar ve okuyucu arasında  kalmalı diye düşünüyorum. Şebnem İşigüzel'in bir röportajında nasıl yazar olmaya karar verdiğini anlattığı bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum. "Roman yazmaya nasıl  karar verdiniz?" sorusuna yazar; "Anna Karenina, kendisini trenin altına attı ya, benim hayatım kaydı! Günlerce ağladım. Annemle babam hálá anlatıp anlatıp gülerler. Romanların, okuyucularına yaptıklarını gördükçe hayranlığım büyüdü. Bu oyuna ben de katılmaya karar verdim." Katıldığı bu oyunun hem şanslı izleyicileri olmak hem de yazarın eserlerinde hayal kurması ve bunu eserlerinde kurgulaması , hayal etmesi  ve bunun ötesine geçebilmesi biz okurlar için bulunmaz bir hazine . Sadede gelirsem; İyi ki yazarı tanıma şansım oldu. Ve İyi ki okurlar için eserleri var Ve de İyi ki bu eserini okudum. Kitapta beni etkileyen bir bölümden kısa bir alıntıyla düşüncelerime son vermek istiyorum. "Ev başımızı sokacak bir delik değildir ki. Dünya deliklerle doluyken hiç değildir. Ev sevdiklerimizle huzur içinde yaşadığımız yerdir."
Çöplük
Çöplük
Şebnem İşigüzel
Şebnem İşigüzel
 
Çöplük
ÇöplükŞebnem İşigüzel · İletişim Yayınevi · 200471 okunma
·
73 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.