Kendinden olmayanı sindirmeyi amaçlayan güdümlü kültür değişmelerinin ilk adımı, muhatabını cezbeden önermelerdir. Ötüken çağlarında Çin bunu, tatlı dil ve o yumuşak ipekliyle, yani ikna ve menfaat araçlarıyla hayata geçirmişti. Sözü ve parayı devreye sokarak kendine yakın hâle getirdiklerini Çin denizde boğmuş idi. Kaşgarlı'nın zikrettiği "Kaş torka meng üçün ilinür (Kuş, yem için tuzağa takılır)." atasözü, tam da böylesi durumları anlatır. O nedenle milli benliğini koruma endişesi taşıyan milletler, uyanık olmak zorundadırlar. Türk, aynı zamanda masum sandığı tekliflere kanarak nice yurdu terk etmek zorunda kalandır. Bu seyahate çıktığımızda Ramazan ayı idi. Hatırlanırsa 'ırak'a seyahatimiz de aynı aya denk gelmişti. O zaman Türk'e ırak düşmemek için yapığımız ihtarı, şimdi ellere öykünmemek adına tekrarlıyoruz. Misliyle hücum edene, aynıyla mukabele gerekir. Uluslararası şirketler, kola denen içeceği gündelik hayatımızın ayrılmaz bir parçası kılmak için senelerdir her fırsatı değerlendirmekte. Sağ olsunlar (!) bu Ramazan'ı da boş geçmediler. Yıllar yılı Ramazan ayındaki televizyon reklamlarında tonton nineler dedeler, gülümseyen anne babalar, mutlu çocuklardan ibaret Türk ailesinin fonda ney sesi ve dumanı tüten
pide eşliğinde orucunu açmayı beklerken sofraların parçası kolanın tüm gösterişiyle masada arzıendam ettiğini izledik.Böylesi reklamları izleyenlerin zihninde geleneksel iftar sofralarımızın olmazsa olmaz içeceklerinden biri de kolaymış algısına tohum saçılır. Zannedersiniz, Osmanlı sarayında o olmadan sofra kurulmazdı. Pazarlamacılar, bu yıl benimsetme aşamasını geride bırakmış olacaklar ki içine kola şişesi eklenmiş yardım kolilerinin reklamını yapmaya başladılar. Nesillerinizin algısına kolayı Türk sofrasının temel içeceği diye sunanlar, onları bunun en kalitelisinin kendileri tarafından üretildiğine ikna edeceklerdir. Sonra purolar yakılır ve "Gelsin paracıklar diyerek keyiflere bakılır.
Sayfa 188 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.