Tiamat romanı eser merkezli eleştiri metodu altında ele alınacak ve incelenecek olursa eserin en
dikkate çarpan kısımları mitolojik efsanelerden tarihi hikayelerden yararlanmış olmasıdır. Tiamat
romanı hem gerçekte 1915 yıllarında yani Dünya savaşının olduğu zamanlarda İngiliz donanmasına ait
olan HMS Quail, HMS Lynx ve HMS Maori adlı gemiler ile Abdülhamid sınıfı bir Osmanlı
tahtelbahrinin denizde verdiği mücadeleyi anlatır. Tarihi veriler eşiğinde Lynx ve Maori gemisi 1915
yılında batmış gemilerdir fakat batma sebepleri ve şekilleri farklıdır. Bu açıdan ele aldığımızda roman bazı gerçek tarihi verileri üst kurmaca tekniği ile
harmanlanmış bir romandır. Romanın içeriğinde ilk sayfasında “boş
ve anlamsızdı” ibaresi yer almaktadır. Bir felsefeci yazar bu sözleri boşuna kullanmaz ve yazdığı cümleler ise okurun sorgulaması, araştırması gereken cümlelerdir. Çünkü hiç bir kelime eserlerde gereksiz işlenmez. Eserimizin mitolojik kısmına geldiğimizde ise batırılan destroyerin şilep kısmındaki sandık ve
üzerindeki iki melek Tevrat’ın bir bölümü olan “Çıkış Kitabı’nda yer alan “ahit sandığını” akla
getirmektedir. Zira İsrailoğulları Mısır’dan roman da Mısır’daki Port Said Limanı’nın yakınlarında
geçer. Göç ettikten birkaç sene sonra yapılan bu sandığın kapağı saf altından imal edilmiş olup, üstünde
yine saf altından yapılan iki Keruv bulunmaktadır. Romanımızda da bu durum böyledir. İki melek
sandık kapağında vardır içi altın doludur. Sonra altın siyah demir, çivi halini alır. Tevrat’a göre Hz. Musa On Emir’in yer aldığı
tabletleri burada muhafaza etmektedir. İki Keruv arasında Tanrı’nın bulunduğu ve Hz. Musa’nın burada
Tanrı ile konuştuğu rivayet edilir. Ahit sandığı Kur’an-ı Kerim’de de Bakara Suresi’nin 248. ayetinde
“tabut” kelimesiyle zikredilir. Roman açısından ele aldığımızda ise sandık içinde çavuş karakteri eserde geçen ifade ile cenin pozisyonundadır. Yaratık oradan çıkmaktadır. İlaveten, “Bağışlanma Kapağı” olarak adlandırılan
sandık kapağının da Mesih’i sembolize ettiği düşünülür. Öte yandan “Çıkış Kitabı’nın ana konusu,
İsrailoğulları’nın sayıca üstün gelmeleriyle birlikte Firavun ’un onları köleleştirmesi ve onlara zulmetmesidir. Tanrı, bu yüzden Firavunu On Bela ile cezalandırır. İlk belanın denizle ilgili olması yine
metin açısından dikkat çekicidir. Çünkü romanımızın konusu Tiamat bir deniz tanrıçası ve kaosun
sorumlusu olarak bilinir. Bu bilgiler göz önüne alındığında Tiamat romanı metinler arası bağlantı açısından okuru
merkeze aldığımız vakit eser merkezli düşünebilmeyi ve bu sayede anlatılan kurmaca olayların okurun
zihninde yer alan boşlukları doldurması ile roman daha etkili bir hale gelecektir. Aksi halde
incelememizde ispatlamaya çalıştığımız olgu kazanacaktır. Bu tür mitolojik kurgulu romanlar okura
dönük eleştiri metodu altında incelendiğinde okura dönük eleştiride okurumuzun belirli bir birikime ve
merak edip araştırmaması durumunda metinin anlamdan kopup sıkıcı bir yazı haline döneceği ve yazarın bilim-kurgu açısından kısmen başarılı veya başarısız olduğu görüşü okurların öznel görüşüne ortaya çıkarmaktadır.
Keyifli okumalar.