Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Geçmişten Günümüze Kabe’nin İşgali, Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara’nın 2015 yılında Rağbet Yayınlarından basılan 184 sayfadan oluşan bir kitaptır. Kitap sayfa sayısı az olmasına rağmen muhtevasındaki bilgi baz alındığında oldukça kapsamlı bir kitaptır. Kitap, İslam öncesi dönemden 1979 yılında yaşanan son baskına kadar olan süreçteki Kabe’nin işgal edilmesi süreçlerini anlatmaktadır. Kabe’nin gayrimüslimler tarafından denenen veya denenmek istenen işgal girişimlerinden ziyade Emeviler döneminde Abdullah bin Zübeyr’ın kendisini halife ilan etmesi, I.Dünya Savaşı sonrasında Şerif Hüseyin’in kendisini halife ilan etmesi ve sonrasında Suudi/Vehhabilerle yaşanan mücadele ve son olarak 1979 yılında Cuheyman el Uteybi’nin öncülüğündeki işgal kitabı oldukça önemli hale getirmektedir. Bu üç olay aynı zamanda İslam dünyasında önemli kırılma noktaları ve bu kırılma noktalarının dışa vurumu olarak karşımıza çıkmaktadır. Abdullah bin Zübeyr, Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesi/öldürülmesi üzerine Kabe’nin de içinde bulunduğu Mekke’de Emevilerin hilafetine isyan ederek kendisini halife ilan etti. Kısa sürede Mekke başta olmak üzere Medine ve Hicaz’da halktan kabul gördü. Bu Emevilere karşı gösterilen en radikal tepkilerden biriydi. İslam dünyasının ikiye bölünmesi anlamına geliyordu. Buna mukabil, Bağdat’ta devam eden ancak Abdullah bin Zübeyr’in isyanı kadar etkili olmayan isyanlar da düşünüldüğünde İslam dünyası ve Müslümanların parça parça bölündüğü anlamına geliyordu. Abdullah bin Zübeyr’in isyanı ve İslam dünyasındaki çift başlı hilafet, Abdulmelik bin Mervan’ın halife olması ve Haccac’ın Abdullah bin Zübeyr’i öldürmesine kadar devam etti. Abdulmelik bin Mervan’ın görevlendirdiği Haccac, Zübeyr’e destek veren Medine’yi ele geçirince şehri yağmaladı ve Müslüman halka tecavüze varan uygulamalar yapıldı. “Müslüman, Müslümanın dilinden ve elinden Müslümanların güvende olduğu kimse” hadisi burada çiğnenmiş dinin mukaddes saydığı cani namus ve mal güvenliği yine Müslümanlar eliyle tehlikeye girmiştir. Bu İslam dünyasında Müslümanın Müslümana yaptığı anlaşılması ve açıklaması çok zor bir durum olarak karşımızda durmaktadır. Medine’nin ele geçirilmesi sonrasında Mekke’yi kuşatan Haccac, Abdullah bin Zübeyr’i öldürerek çift hilafete son verdi. Bu sırada çıkan yangında Kabe de zarar gördü. Bu yaşananlar, Müslümanların bilinç altında yer atmış ağır travmalara sebep olmuştur. I.Dünya Savaşı sürecinde İngilizlerle işbirliği içinde Osmanlı Devleti’ne isyan eden Şerif Hüseyin, Türkiye Cumhuriyeti’nin halifeliği kaldırmasıyla 1924 yılında kendisini Mekke’de halife ilan etti. Bölgede önemli bir güç konumuna gelen Suudi/Vehhabi güçleri, kutsal toprakları ele geçirip bölgede tek güç olmak istiyordu. Şerif Hüseyin’in kendisini halife ilan etmesiyle Suudi /Vehhabiler, Şerif Hüseyin’i tekfir ederek onunla mücadeleye girişti. Fetvaların din alimlerinin devreye girdiği süreçte İslam siyasi hedeflere alet edilerek kendilerini meşrulaştırma amacı olarak kullanıldı. Mücadele sonunda Şerif Hüseyin hem halifeliğini hem de kontrol ettiği kutsal toprakları kaybetti. Mekke, Medine ve Hicaz’ı ele geçiren Suudi/Vehhabiler, kendilerini kutsal toprakların koruyucusu ilan ederek bugün ki Suudi Arabistan Krallığı’nı kurdu. Osmanlı Devleti’ne büyük Arap Krallığı vaadiyle isyan eden Şerif Hüseyin, elindeki topraklardan olmuş ve bir kısmı Irak’ta bir kısmı Kıbrıs’ta olarak sığıntı bir hayat yaşayarak ölmüştür. Suudi /Vehhabi ittifakının kuruluşu, oluşumun dini/felsefi anlayışı ve Suudi Arabistan Krallığı’nın kuruluşunu yine Mehmet Ali Büyükkara’nın İhvan’dan Cuheyman’a Suudi Arabistan ve Vehhabilik kitabında bulmak mümkündür. Kitaba adını veren 1979 Kabe işgaline giden süreç Suudi Arabistan’ın kuruluş yıllarından başlamaktadır. Suudi kabilesi, Necd ve Ahsa bölgesindeki bedevi kabileleri yerleşik hayata ikna etmek amacıyla İhvan adı verilen köy benzeri yerleşim yerleri kuruldu. Yoğun dini propaganda eşliğinde bedevilerin yerleşik hayata geçişi sağlandı. Bu yerleşim yerlerinden güç alan Suudi/Vehhabi anlayışı bölgeyi ya kendilerine itaat ettirerek ve itaat etmeyenleri öldürerek ele geçirdi. Suudi/Vehhabi güçlerinin en büyük argümanı kendileri gibi olmayanları tekfir ederek kafir görmeleriydi. Aslında kendileri gibi olmayanlara Müslüman da olsa cihat ilan etmişlerdi. Bu anlayışla hakim olduğu topraklar, Irak, Ürdün, Birleşik Arap Emirliği sınırlarına dayanınca Suudi/Vehhabi güçleri bu bölgeleri de ele geçirmek istedi. Ancak İngilizlerden bu bölgelerin kontrolünü alan kabileler Suudi/Vehhabi saldırganlığı ve tecavüzüne karşı İngilizlere başvurdu. İngilizlerin araya girmesiyle saldırgan kabileler durdurulurken bu defa yoğun ve radikal dini propagandayla yetiştirildikleri için Suudi/Vehhabi yönetimini dinden çıkmakla suçlamaya başladılar. Bunun sonucunda yönetim, devletin kuruluşunda önemli katkıları olan İhvan oluşumuna savaş açtı ve İhvan’ın tüm oluşumu ortadan kaldırıldı. Babası da İhvan oluşumunda yer alan Cuheyman el Uteybi, büyüyünce Suudi Arabistan kraliyet ordusunda görev aldı. 1978 yılında görevinden istifa ederek kendisine bağlı bir oluşum kurdu. Suudi Arabistan yönetimini dinden çıkmakla suçlayan Uteybi, 20 Kasım 1979’da Kabe’yi işgal ederek eylemine başladı. İlk zamanlar bu eylemin İran destekli Şii bir faaliyet olarak gören Suudi Arabistan, eylemcilerin amacını öğrendiğinde büyük sarsıntı geçirdi. Tanklarla Kabe’ye giren Suudi ordusu, Kabe’nin üst katlarını kurtarsa da eylemciler alt katlardaki bölmelere girdi. Daha fazla kayıp vermek istemeyen Suudiler, işbirliği içinde oldukları Fransızlardan anti-terör timi istedi. Ancak gayrimüslimlerin Kabe’ye girmesinin yasak olması nedeniyle din alimlerinden fetva alındı. Fetva sonrasında Kabe’nin alt bölmelerine su basıldı ve suya elektrik verilerek eylemciler ya öldürüldü ya da teslim olmaya zorlandı. Teslim olanlar da daha sonra idam edildi. Cuheyman’ın eylemi, Suudi rejimini o kadar korkuttu ki rejim ülkede ne kadar radikal eğilimli Müslüman varsa onların Rus işgaline uğrayan Afganistan’a gitmesini sağladı. Suudi Arabistan’daki bu radikal ihvan oluşumu, Kabe’nin İşgali süreci ve Afganistan’ın işgali, 1990’lı yıllardan itibaren İslami radikalizmin bir tehdit olarak ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Batı’nın Ortadoğu’ya yaptığı baskı ve dayatmalar ile İslam dünyasının kendi içindeki açmazlar, İslami radikalizmin doğuşuna kaynaklık etmiştir. Bu kitapta İslam dünyasının içinde bulunduğu açmazların radikalizme olan etkisini bariz bir şekilde görmekteyiz. Yaşadığı, toplumdan ötekileştirilen, toplumun zenginliklerinden faydalanamayan, fikirleri sorulmayan kesimler, bir süre sonra yaşadıkları toplum başta olmak üzere onlara bu sistemi dayatan yönetim ve güçlerden intikam almak istemektedirler. Araya bir de dramatik kırılmalara sebep olan olaylar eklenince radikalleşme önlenemez bir şekilde kendisini göstermektedir.
Geçmişten Günümüze Kabe'nin İşgali
Geçmişten Günümüze Kabe'nin İşgaliMehmet Ali Büyükkara · Rağbet Yayınları · 201535 okunma
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.