Mari dirseklerini indirerek uzandı ve adamın bileğini tutup serbest elini de kaldırdığı kalçalarına doğru çekti.
MacRieve sanki gördüğüne inanmıyormuş gibi başım sertçe iki yana salladı. "Sadece benimle, cadı," diye hırladı, bakışlarını kızm
vücudunda gezdirirken. "Bu sadece benim olmalı."
Mari o anda ona her şeyi söyleyebilirdi. Boğuk bir sesle, "Sadece seninle," dedi.
"O halde benim için çok sert gel." İri parmağının bir fiskesiyle kızı okşadı. Mari boğuk bir iniltiyle vücudunu yay gibi sertçe geri attı ve kendinden geçmiş bir halde kalçalarını adamın eline doğru
salladı. "Güzel," diye gür bir sesle inledi Bowe, Mari çaresizce kıvranırken. "Bundan hoşlandın."
Bowen tekrar tekrar aynı şeyi yapmaya devam etti, ta ki Mari aşın zevkten adamın elini itmek zorunda kalana kadar. Bowen en sonunda onun durmasma izin verdi.
Kızın açılmış bacaklannm arasında diz çöken Bowen pantolonunu iterek dizlerine indirdi. Erkekliği serbest kalmıştı ve Mari elini ona doğru uzatınca Bowen bir küfür savurdu. Mari onu hissetmekten
çok hoşlanmıştı, sertliği uzunluğu boyunca ileri geri hareketlerle sevgiyle okşadı. Bu okşama, Bowen inleyip kalçalarını sallayarak penisini kızın ellerinin arasına doğru itinceye kadar devam etti.
Bowen daha sonra orta parmağım kızın ıslaklığının içine kaydırınca kızın inlemesine, kendisinin de bir tıslama çıkarmasına neden oldu. “Çok dar." Kelimeler dişlerinin arasından dökülür gibi, "Canını
acıtmak istemiyorum. Hazır olduğundan emin olmalıyım," dedi.
Boynundaki kaslar düğüm düğüm olmuştu, göğsüyse şelalenin suyundan ve terden ıslanmışta. Bakışları Mari'nin bedeninde geziniyordu ama her seferinde gözlerine geri dönüyordu sanki göğüslerinden uyarıldığı kadar gözlerinden de tahrik oluyormuş gibiydi.
"Cadı, o yumuşak ellerini durdurmazsan beni boşaltacaksın."
Mari dudağını yaladı ama zonklayan erkekliğiyle ilgilenmeye
devam etti. Bowen ikinci parmağını kızın içine soktuğu zaman Mari bir kez daha kendini sınırda hissetti. “Boıven.
"Bu tonlamayı ayırt etmeye başlıyorum. Gelmek üzere değilsin, değil mi? Böyle olacağını biliyordum. Biliyordum."
Mari tam adamın çabucak parmağıyla penisinin yerini değiştireceğini düşünüyordu ki, hızlı bir boşalma yaşayarak haykırdı.
"Kasıldığını hissedebiliyorum. Bitti." Serbest eliyle Mari'nin elini yumruk yaptı ve "Kendimi tutamıyorum, Mari," diye hırladı. Vücudu kasıldı ve tamamen duruldu, sonra da sertçe bağırdı. Bowe son saniyede kızın vücudundan uzaklaşmışta. Bowe, hemen yanındaki toprağa uzun uzun boşalınca soluğunu tutan Mari, bu iri adamın
vahşi zevkin doruğundayken bu kadar mükemmel olmasından
büyülenmişti.
Bowe'un boşalması titreyerek sonlanınca Mari tekrar yığıldı ve adam sırtüstü yanına yattı, penisi hâlâ nabız gibi atıyordu. Bowe orada yatarken bile başı dönüyor gibiydi, uzandı ve kızın elini elinin içine aldı ve solukları düzene girene kadar öylece tuttu. Yaptıkları
şeylerden sonra Bowe onun elini tutma ihtiyacı hissediyordu.
Yan yana ve el ele loş güneş ışığına baktılar.
Sayfa 231