Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

480 syf.
·
Puan vermedi
Ebu’l A’lâ El-Mevdudî bu eserinde İslam’i hükümetin zaman içerisinde hilâfetten padişahlığa nasıl geçtiğini güzel bir dille anlatmaktadır. Mevdudî, ilk dört halifenin bu makama dair herhangi bir talepleri olmadan hilafet makamına getirildiklerini ancak Emevilerin söz konusu makam için mücadele ettiklerini ve bu mücadele sonucunda müslümanların liderliğini üstlendiklerini ifade etmektedir. Mevdudî, liderliğin Emevilere geçtikten sonra artık halifeliğin bittiğini ve saltanatın başladığını söylemektedir. Ancak Mevdudî halifeliğin saltanata dönüşmesini sadece liderliğin babadan oğula geçmesine bağlamamaktadır. Ona göre iki yönetim biçimi arasında bariz farklar vardır. Mesela halifelikte Beytül Mal bütün müslümanların malıyken saltanatta sadece hanedanın malı olduğunu, İslami hükümlerin saltanatla birlikte biraz göz ardı edildiğini, halifelikte bastırılan kavmiyet taassubunun saltanatla birlikte yeniden hortladığını ve halifeliğin aksine saltanatta muhaliflere tahammül olmadığını dile getirerek saltanat yönetim anlayışının halifelikten çok uzak olduğunu ifade etmektedir. Mevdudî, saltanat yönetiminin müslümanlar arasında ciddi sıkıntılara sebebiyet verdiğini söylemiştir. Çünkü halifelik döneminde Müslümanların ciddi manada bir fikir hürriyeti varken, Emeviler döneminde Müslümanlar için böyle bir imkan kalmamıştır. Emevi yönetimi muhalifine gaddarca bir tutum içerisine girmiş, muhaliflerini sert bir şekilde cezalandırmıştır. Ayrıca Arap ırkıçılığı yaparak Araplar dışındaki tebaayı neredeyse hiçe sayan bir tutum içerisine girmiştir. Bunların yanı sıra Emeviler Hz. Ali evlatlarına da olukça düşmanca bir tavır sergilemiştir nitekim cuma hutbelerinde Hz. Ali’ye hakaretler edilmiştir. (Ömer bin Abdülaziz devri hariç). İşte bütün bu olumsuz hava içerisinde yavaş yavaş Abbasi ihtilali filizlenmeye başlamıştır. Abbasiler müslüman halkı, adaletli bir yönetim biçimi, Arap olmayanlara değer verilmesi ve Hz. Ali evlatlarına hakkının verilmesi gibi düşünce ve propagandalar ile yanına çekmiş ve ihtilalin büyüyüp başarıyla sonuçlanmasını sağlamıştır. Ancak Abbasiler yönetimi ele alınca Emevilerden çok da farksız olmadıklarını göstereceklerdir. Nitekim Mevdudî’nin değişiyle aralarındaki tek fark Emeviler yaşam biçimi olarak kendilerine Bizans Kayser’ini örnek alırken, Abbasiler İran Kisra’sını örnek almıştır. Ayrıca Abbasiler yönetimi devraldıktan sonra İranlılara fazla değer vermiş ve onları devletin nerdeyse her kademesine yerleştirmiştir. İranlı müslümanlar eski dinlerinin etkisinde henüz çıkmadıklarından dolayı İslam’a eski inançlarından bir takım şeyleri yerleştirmişler. Bunun yanı sıra kendi ırkını diğer tüm milletlerden üstün gören ve kalbine İslam’ın henüz yerleşmediği bazı İranlılar da bilerek ve isteyerek islamı içten tahrif etmek için dine uydurma şeyler sokmaktan ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ağzından yalan haberler uydurmaktan geri kalmamışlardır. İşte bütün bu sebeplerden dolayı Abbasiler devrinde diğer dönemlerde hiç olmadığı kadar dine bid’at ve hurafe girmiştir. Mevdudî bu şekilde İslam’ın ilk iki asrını okuyucularına çok güzel bir anlatımla aktarmaktadır.
Hilafet ve Saltanat
Hilafet ve SaltanatEbu'l A'lâ el-Mevdudi · Hilal Yayınları · 201664 okunma
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.