Ötekini oku,derinde dipte duranı” diyordu. İnceliklerin annesi Gülten Akın.
Görünene göre hüküm vermek kolaydır her zaman. Oysa bazen gülüşlerin ardında ne bilinmezler saklıdır. Bu yüzden her madalyonun bir de öteki yüzü vardır.
“Bütün mutlu aileler birbirine benzer,her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir.”diyordu Tolstoy.
Şermin Yaşar hikayeleriyle Sait Faik Hikaye ödülü kazanmış bir yazar. Dili sade,kahramanları bizden. Şermin Yaşar karakterlerini Sait Faik’ten çok Ayfer Tunç karakterlerine benzetirim. Yaralı,hüzünlü yer yer tutunamayan karakterler. Çoğunun hayata yarım kalmışlıkları vardır. Belki de geç idrak ettikleri yaşam için bir hayata daha ihtiyaçları var.
“Söyleme Bilmesinler” dışardan bakıldığında her şeyin yolunda göründüğü, mutlu görünen bir ailenin hikayesi. Bu sefer dipte duranı görüyoruz okudukça. Ya da görünenin öte yüzünü.
Bir cuma gününe sığan bir hikaye var karşımızda.Tüm aile her cuma bir kardeşin evinde akşam yemeğine oturuyor. Bu gün yemek Ethem’lerde.
Bu ailede herkesin bir sırrı var.Bu sırlar yumağı Kâzım ve Mürüvvet ile başlar. Herkes sırrından kimsenin haberdar olmadığını düşünür. Yine aile bireylerinin yarım kalmış hikayeleri vardır. Ethem Mürüvvetin öz oğlu değildir. Mürüvvet sevemez onu bir türlü. Sevilmeme Ethem’in içinde bir yaradır. Nurten sakattır. Bu sakatlığının sebebi babasından yediği dayaktır. Bu Nurtenin bilmediği bir sırdır. Ekrem Ethem’le birlikte büyüyen çocuktur. Ethem sevilmediği için sevilmeyen çocuktur aynı zamanda. Sevgi evlatlıktır. Bu onun bilmediği sırrıdır. Emin ailenin sevilenidir. Evlenmeden önce Çiğdem’e aşıktır. Bu onun kimsenin bilmediğini düşündüğü sırrıdır. Hülya evlenmeden önce başkasına aşıktır. Bunun için kocası Ethem’e mesafelidir.
Son cuma yemeğinde baba Kazım’ın gördüğü kabus sonrası sırrını anlatmasıyla bir çok şey açıklığa kavuşur. Baba yaşadıklarının yüküne daha fazla dayanamaz hayatına son verir.