Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Eve girdiğimizde önce şaşkın bir vaziyette odanın ortasında kalakaldım. Evimi daha önce görmüş olması bir yana birlikte yaşadığımız onca şeyden sonra bile böyle hissediyor olmam çok tuhaf. Komik ama erkek arkadaşını ilk defa evine çağıran liseli bir kız gibi mahcubum. Jamie hala spada bu durumda ev tamamen bize kalıyor. Damien da benim endişelerimden eser yok doğruca yemek odasına geçiyor ve çantayı yere bırakıyor. Açacağını umarak çantaya bakıyorum ama açmıyor. Sadece öyle ayakta durup beni izliyor ama öyle derin bakıyor ki kıpırdanmamak için kendimi zor tutuyorum. Yine de kendime hakim olmayı başarıyorum. Hiç kıpırdamadan çenemi hafifçe yukan kaldırıp gözlerimi ona dikiyordum. Bu da oyunun bir parçası ve şu anda benim rolüm beklemek. Damien çenesini okşuyor başı biraz yana doğru eğik sanki klasik bir sanat eserini inceleyen müze müdürü gibi. Lakin ağzından çıkan sözler müze ciddiyetiyle zerre kadar uyuşmuyor: Eteğini çıkar. Sesindeki kudret ve otorite hissedilmeyecek gibi değil. Güldüğümü görmemesi için başımı öne eğiyorum Eteğimin beli lastikli olunca kalçalarımdan aşağı indirip yere düşürmem hiç zor olmuyor. Ayaklarımı eteğin çemberinden kur-tanp dışına çıkıyorum ama sandaletlerim hala ayağımda zira Damien henüz bunu emretmedi. Şimdi de bluzun. Bluzumu başımdan yukarı sıyırdığım gibi masanın üzerine fırlatıyorum. Şimdi çırılçıplağım banyo kapısından sızan gece lambasının ışığı üzerime yansıyan yegane parıltı. Damien pozisyonunu hiç değiştirmiyor ama derin derin nefes aldığını duyabiliyorum. Belki sadece benim hayal gücüm bu ama aramızdaki hava ısınıyor mu ne? Bilemiyorum zira ben bir anda yine yanmaya başladım. Ayakkabılarını çıkar sonra bacaklarını aç. Bacaklarım aralı öylece dikiliyorum. Sanki satışa çıkarılmış bir köle kızmışım gibi etrafımda ağır adımlar atarak yürüyor. Çevremde ikinci turunu atarken bir anda tam arkamda duruyor. Elerini bacak arama daldırdığı gibi beni arkadan yakalıyor. Parmak ucu oramı okşarken bedenim ellerinde bir yay gibi titriyor. İnlememek için alt dudağımı ısınyorum ve gözlerimi kapatıyorum. Hiç kıpırdamadan durmak tüm irade gücümü benden alıyor. Daha fazlasını ister misin? diye soruyor bir taraftan oramı usul usul okşarken. Hırıltıya benzer bir Evet çıkıyor güçlükle dudaklarımdan Elini yavaşça çekiyor ve yanım tur atarak tam karşıma geçiyor: Odana geç ve yatağına uzan. Bu sırada yüzüme doğru yaklaşıyor ve dudaklan kulağımı okşuyor dokunmak yok. Söz ver Nikki. Ve bu defa sözünü ne olursa olsun tutmanı istiyorum. Başımı sallıyorum: Tamam. Bana bakarken tek kaşını havaya kaldırınca hatamı anlıyorum. Yani evet efendim demek istedim. Yatak odama ne zaman geleceğini sormak istesem de bunım cevapsız kalacağını bildiğimden sözünü dinliyor doğruca odama ğidip yatağıma uzanıyor ve o gizemli çantasıyla odama gireceği anı hevesle bekliyorum. Bu bekleyiş beni daha da çıldırtırken arzularım artık dizginlemez boyutlarda. Alevler içindeyim kabardım. Göğüslerim ve klitorisim öyle hassaslaştı ki klima çalışsa gelen havadan bile o anda boşalabilirim. Deliler gibi bir istek var içimde kendime dokunmak için ama Damien'ın sözleri aklıma geliyor. Kollanm ve bacaklarım iki yana açık öylece yatıyorum sanki böyle yapmazsam tatmin olmak için her an bacaklanmı birbirine yapıştınım korkusuyla... Lakin bu pozisyon da yaşadığım gerginliği almıyor hatta beni daha da azdırıyor. Böyle sonuna kadar açık olmakta insanı coşturan bir şeyler var. Göğüs uçlanm taş gibi ve hatta ağılı. Onun bu inci tanelerimi dişlemesini okşamasını çılgınlar gibi istiyorum içime girmesini her şeyden çok istiyorum da....Kendisi ne cehennemde acaba? Ve ben böyle yanıp tutuşurken televizyonun açıldığını duyuyorum. Sesimi duyabileceği bir şekilde homurdanıyorum eminim beni işitti ve şu anda kötü kötü sırıtıyor. Cehennem zebanisi kadar azgınım ve yapayalnızım bu acıdan kurtulmam yasak. Kendisi hemen yan odada halinden memnun ona ne şüphe. Elinde kumanda kanallar arasında rasgele geziniyor. Tabii ya işte bu benim için planladığı ceza. Neredeyse bir saat sonra nihayet televizyonu kapattığında bir an önce beni becermezse kafayı yiyeceğime emindim. Tam da çekip gidecek diye ödüm koparken kapıda beliriyor umursamaz bir tavırla kapıya yaslanırken Sana bakmak hoşuma gidiyor diyor. Bakmanı değil dokunmanı tercih ederim O an n-vner.... murtuyorum. Beni düşürdüğü hale bak! Hiç hoş değildi y.ij.nom şey. Gülüyor: Sevgilim daha ne gördün ki? Eğilip çantayı yerden aldığında nabzım yeniden hızlanıyor Ayağının kenarında olduğunu yattığım yerden görememiştim ama şimdi onu eline alıp yatağın üzerine koyuyor ve açıyor. Ka pağını kaldırdığı için içindekileri görmeme imkan yok. Sanki önünde bir sürü seçenek olduğu için karar vermekte zorlanıyor- muşçasına dudaklarını büküyor. Derken nihayet b bir seçim yapıyor ve mücevher kutusu çıkanyor. Bunun ne anlama geleceğini merak ederek kaşlanımı çatıyorum. İkinci seçimi beni o kadar meraklandırmıyor bu bir kırbaç. Kalın bir apr olan ve o saptan sarkan bir sürü deri şeritleri olan türden. Dokuz kamçılı kırbaç diyor Damien bilgiç bilgiç.... Hımm, Alt dudağımı ısırıyorum. Mantıklı Nikki korkarken mantığımı dinlemeyen klitorisim zevkle atıyor. Kırbacı yatağın üzerine koyduktan sonra mücevher kutusunu açıyor. İçinde ise üzerinde metal toplar olan iki gümüş halka var. Birbirlerine kıvrımlı bir zincirle bağlılar. Halkalardan birini çekip koparınca birbirlerinden aynlıyorlar ve halkada bir boşluk oluşuyor, Mücevher kutusunun bir l r kenarını bu boşluğa yerleştiriyor ve topları serbest bırakınca kartona kenetleniyorlar. Kaşlanm çatılıyor, Ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Damien da şaşkınlığımın farkında arma tek söz etmiyor. Sadece gülümseyerek halkalan ve zincirlerini yatağın kenanndaki komidinin üzerine bırakıyor. Sonra çantayı kapatıp yere koyuyor. Dokuz kamçılı kırbacı eline alıp ince deri kamçıların arasında parlaklarını gezdiriyor. Birkaç saniye sonra yanıma bırakıyor uza- nıp sişmis klitorisimi avuçluyor. Sıçnvorum ve içten içe parmaklarını içime soksun daha da derinlereulaşsın diye dua ediyorum. Çok yaramaz bir kız oldun. Seni boşaltmak mıyım doğrusu emin değilim. Ama bana haksızlık ediyorsun. diyorum zar zor ve gülüşüyle mest oluyorum. Gözlerini kapat. Bunu başarabilecek misin yoksa gözlerini yine bağlayayım mı? Kapatacağım. Söz diyorum hiç tereddütsüz. Sözümü tutmadığında verdiği cezanın aslında hiç de ceza sayılamayacağını çoktan öğrenmiştim. Ama yine de sözümü tutmak için elimden geleni yapacaktım. Söz mü? Bana yaklaştığını hissedebiliyorum. Kalçalarımı havaya kaldırmamı emrediyor ve sonra altıma bir yastık yerleştiriyor. Bacaklarını aç. Evet bebeğim aynen böyle. Oh Tanrım ne kadar güzelsin. Güzelsin ve benim için sonuna kadar açıksın. Bana nazikçe dokunuyor bir parmağı göbek deliğimin hemen altında. Tenim geriliyor ve arzuyla yukan yükseliyorum. Derken elleri uzaklaşıyor ve derinin yumuşak temasını göğüslerimin göbeğimin üzerinde hissediyorum. Dokuz kamçılı kırbaçla bana dokunuyor. Ve o an kırbacı şaklatıyor ama acıtmadan. Göğüslerimin üzerinde dolaşan hafif bir darbe.Çığlık atıyorum ama bu beklenmedik darbeden ziyade verdiğim tepkiye olan şaşkınlığımdan. Hafif sızı sonra tatlı bir alev dalgası. Acıyla karışık zevk. Hoşuna gitti mi? Göğsümü avuçluyor. sıkıştırıyor irileştiriyor ve dayanamayacağım kadar hassaslaştırıyor. Alt dudağımı dislivorum ama valan sövlevemem kuralları ciğneyemem.
Sayfa 149
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.