Bir yazarın her kitabının yok satması mümkün müdür? Bu; bir oyuncunun filmlerinin, sürekli milyonlarca kez izlenmesi gibi bir şey olurdu herhalde. Jack; ilk kitabı ile yüksek bir başarı elde etmiştir. İkinci ve üçüncü kitapları ile bir anda düşüşe geçmiştir. Hiç istemese de; hayatını idame ettirebilmek için, yaratıcı yazarlık eğitmeni olarak işe başlar. Burada karşılaştığı öğrenciler ise tam bir hayal kırıklığı yaşatır Jack'e. Ona göre hepsi birbirinden yeteneksiz yazar adaylarıdır. Ta ki; dersine asi bir öğrenci olan Evan Parker gelinceye kadar... Evan Parker, Jack'i küçümser, burasının kendisi için boşa harcanmış vakit olduğunu düşündüğünü söyler. Evan' a göre; hazırlamakta olduğu roman, yok satacak kadar iyidir. İkilinin bir konuşması sırasında, taslağını verir sadece Jack'e, fikrini öğrenmek için. Aradan zaman geçer. Jack bir gün merak eder; Evan Parker' ı kitabının çıkıp çıkmadığını araştırır. Araştırması sonucunda, Evan' ın ve ailesinin hayatta olmadığını öğrenir. Kitapta piyasaya çıkmamıştır. Hiç yapmaması gereken bir şeyi yapar ve kendisine verdiği taslaktan yola çıkarak romanı tamamlar. Kitap; o kadar başarı elde eder ki; başka dillere de çevrilir ve milyonlarca kişi tarafından okunur. Bir gün gelen mail ile ne yapacağını şaşırır. Bunu kim nasıl bilebilirdi? Gelen mailde ne yazıyordu? Evan Parker' a ve ailesine ne olmuştu? Olaylar nasıl bir polisiye gerilime dönüştü? Bu kitabın bir diğer özelliği de; Stephen King' in okunması yönündeki tavsiyesi. Az önce anlatılan hikaye tekti, benzersizdi. Jake, Parker Evan' ın romanının geleceğiyle ilgili öngörülerinin kesinlikle gerçekleşeceğini biliyordu. Kesinlikle Yayıncılar kitabı yayımlamak için birbirleriyle savaşacak, tüm dünyada yayımlanması için daha fazla savaş ve filme çekebilmek için daha başka bir savaş çıkacaktı. Ancak şimdiye dek hiçbir konuk yazar Jake' in profesyonel başarısını onaylamamış, bir yerinden girmeyi umdukları bu alandaki başarılarından esinlenmeye çalışmamıştı. Üç yılda bir tek kişi bile Onlar için Jake başkaları için olduğu gibi sıradan, görünmez biriydi. Çünkü başarısız bir yazardı. "Sanırım eğer uzun bir öykü yazıyorsanız, yani roman diyelim, başlangıçta hikayenin her aşamasını düşünmüyorsunuz. Bir bölüm düşünüyorsunuz, sonra bir sonrakini ve bir sonrakini..." Bu bir beyandı. Bu bir soru olabilir miydi? "Öyle mi olmalı? Yani ayrılabilir miyim? Ne yaptığını biliyorsun. Ben senin ne yaptığını biliyorum. Ne yaptığını herkesin öğrenmesine hazır mısın? Son zamanlardaki yalan söyleme eğiliminin, doğruyu söyleme içgüdüsünün yerini tamamıyla almadığını anlamak onu rahatlatmıştı. Göğsü sıkıştı, paniklemişti, basıncı hissediyordu, kolları bacakları pelteleşmiş gibiydi. İşte karşısındaydı: Bunca zaman umutsuzca gizlemeye, onun öğrenmesini önlemeye çalıştığı şey bir emniyet şeridinde ortaya çıkmıştı. "Bir yazarın ilk kitabının otobiyografik olması en temel klişeydi: çocukluğum, ailem, iğrenç okul deneyimim." Tehdidin karşılığında bir istek olur. Senden bir kuruş bile istemedi. Hatta senden her şeyi itiraf etmeni bile istemedi.

Hikaye HırsızıJean Hanff Korelitz · Altın Kitaplar · 2024283 okunma

·

59 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Güler Düzgün