Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

210 syf.
·
Puan vermedi
Hep ertelediğim bir kitaptı. Yeni bir kitap okumak için karar verme aşamasındayken anasayfamda karşıma çıktı aynı kitap: yaşamak! Kıymetli bir okurun incelemesi ile ikinci defa karşıma çıkmış oldu yani. Daha fazla ertelemeden başlayayım en iyisi dedim:) Bazen olur ya bir kitaba başladığınızda karmakarışık olaylar olur, sizi kitaptan soğutma noktasına getirir. Ha gayret ha gayretlerle okursunuz, bıraksam mı devam mı etsem diye kitapla inatlaşmalar, tripler falan da filan... ( Bu durumda devam etmekten yanayım ama her zaman değil;)...) Bu duruma düşmeden okuyacak mıyım diye başlarken kitaba, kitap beni akıcı olayların içine atıverdi. Kitabın çok akıcı olması iyi oldu da ilk 20-30 sayfası, izlediğim bazı filmleri anımsatınca acaba izlediğim bir filmin kitabını mı okuyorum düşüncesine girdim ve hemen Yaşamak kitabından uyarlanan film var mı diye araştırdım. Varsa eğer izlememiş olmayı umdum. Umduğum gibi oldu, filmi var ve izlemedim;) Listeye ekledim en kısa zamanda izleyeceğim inşallah. Kitaba başlamadan önce kitabın isminden hareketle bazı sezinlemelerim oldu. Yaşamak ama nasıl yaşamak! Tam da düşündüğüm gibi baştan sona trajik bir içerik hakim kitapta. Kitabın ortalarına doğru komin yaşama geçildiği kısmı okuyunca tarihsel olarak 2. Dünya savaşı öncesi kurulmuş olan Çin Komünist Partisi ve kurucusu Mao'yu anımsadım. Bu bölüme daha sonra değineceğim. Şimdi kitabın en başına dönmek istiyorum. Bu trajik hikayeye bir gezginin Yaşlı bir adama rastlaması ve yaşlı adamın ona hikâyesini anlatmasıyla başlıyor. Kitabın baş karakteri olan Fugui, varlıklı bir aile olan Xu ailesinin varisiydi. Babasının geçmişte servetlerinin büyük bir kısmını kumarda kaybettiği için bu serveti tekrar kazanmak hatta üstüne eklemeyi hedeflemiştir. Bunun için o da aynı babası gibi kumar ve hovardalık peşinden koşar eve de pek uğramaz olur. Jiazhen, Fugui’nin eşidir. Fugui’nin kötü alışkanlıklarına rağmen hep ona destek olur ve onu bu bataklıktan kurtarmak için çok uğraşır. Hatta bir gün kumar oynadığı yere dahi gitmiş, onu vazgeçirmek ve eve gelmeye ikna etmek için ancak Fugui onu azarlamakla kalmadı ona tokat atma yanlışını da yapacaktı. Bu durumdan sonrası tamamen hüsran. Gerek bir oğul, gerek bir baba gerekse bir eş olarak hiç bir sorumluluğunun bilincinde olmamak gibi kötü bir durum yoktur sanırım. Fugui’nin bu sorumsuzluk ve hovardalıkları, ailesinin geriye kalan tüm mal varlığını kumarda kaybetmesine neden olur. Bir insanın yaptığı hatalar çoğu günahsızın hayatını kâbusa çeviriyor. Tıpkı Fugui’ye ikinci bir evlat vermenin mutluluğu içindeki Jiazhen gibi. Olanlardan sonra babası kızını almaya geldi ve evine götürdü. Ne yapabilir hangi yüzle karşı durabilir ki Fugui. İnsanın kaybettikten sonraki gelen pişmanlığı pek fayda etmiyor maalesef, hele ki kaybedilen ailendekiler ise. Fugui’nin babası da oğlu gibi bir hayat yaşadığı için oğlunu suçlayacak yüzü kendinde bulamıyor. Oğluyla konuşurken şu konuşması durumu özetler: Xu ailesinin ataları sadece bir tavuk beslerdi. O tavuk büyüyünce kaz oldu, kaz kuzuya döndü ve o kuzu öküz oldu. Ailemiz böyle zenginleşti. Sıra bana geldiğinde Xu ailesinin öküzü kuzuya döndü, sonra kuzu eridi kaza döndü. Sıra sana geldiğinde kaz tavuğa döndü ve şimdi bir tavuğumuz bile yok.” Babası bu olayların verdiği acıyla daha fazla yaşayamıyor. Fugui’ nin yanında şimdilik annesi ve kızı Fengxia vardır. Evlerini kaybettikleri için bir barakada yaşarlar. Ne yaparım diye düşününce evini, toprağını kumarda kaybettiği Longer’ in yanına istemeye istemeye gitmek zorunda kalır. Lunger’den kumarda kaybettiği 65 dönümlük topraktan 3 dönümlük toprağı kiralık almak ister. Lunger alaylı konuşmalarıyla bu isteğini kabul eder de bu duruma düşmek insanın gururunu ne derece incitir düşünmesi dahi korkunç. Daha önce toprak işlerinde çalışmadığı için başlarda bu tür işlerde usta olanları izledi. Onların bir saatte bitirdikleri iş için o saatlerce çalıştı hatta akşam bile çalışıyordu. Akşamları bile çalışmak zorunda olduğunu bilmesi onun başlarda üstlenmediği sorumluluğu fazlasıyla üstlendiğini gösteriyor. Zaten başka da bir şansı yoktu. Zor hayatlarda sorumluluklar da ağır olur. Onun da öyle oldu. Birgün tarlada çalışırken evlerinin eski çalışanı yanına gelir ve çok üzgün olduğu her halinden belliydi. Fugui’nin hatası onun da hayatını etkiledi, zamanla dilenmek zorunda kalır. Fugui’yi bu zor süreçte mutlu edecek bir gelişme yaşandı. Mutlu oldu çünkü eşi yeni doğan oğluyla geri döndü ve ona hep destek oldu. Düşündüm de günümüzde böyle durumlarda boşanmalar ard arda gelir. O, bu durumu hiç düşünmedi hep onu kurtarmak istedi. Fugui’ ye inanıyordu. Ki zaten Fugui de sorumluluklarının farkına çok geç de olsa varmıştı. Jiazhen toprak işlerinde eşine yardım ediyor, kendi gücünü aşan işlerde bile çalışmak zorunda olduğunu düşünüyordu. Fugui bir gün annesinin rahatsızlığının artması üzerine bir doktor bulmak için kasabaya gider. Bu dönemde Çin’de iç savaş hakimdir. Fugui kendisini birden ordunun içinde bulur. ( Kitapta iç savaş ve Japonya ile olan savaş da ele alınmış.) Fugui bu süreçte ölüm ve katliamlar görür ancak sağ bir şekilde ailesinin yanına varmayı başarır. Eve dönünce ailesi zor durumdadır, annesini de kaybetmenin üzüntüsünü yaşar. Gelgelelim milyonlarca insanın açlıktan ölmesine neden olacak komin yaşama. Kitapta toprak sahiplerinin mallarına en konulduğunu okuyunca tarihsel olarak 2. Dünya Savaşı’ndan önce kurulan Çin Komünist Partisi ve kurucusu Mao’yu anımsadım. Kitapta komin yaşamda en yoksulun bile en güzel yemeklerden yediği, çocukların bugün de etli yemek yiyeceğiz sözlerinin geçtiği kısım etkileyiciydi. Kitapta komin yaşam üretimden çok tüketime yönelikti . Bunun için milyonlarca insan stoklar tükenince kıtlıktan hayatını kaybedecekti. Mao ve uygulamaları elbette tartışılır ancak şu da bir gerçek ki insanlık var olduktan bu yana insanların canına mal olacak sayısız politikalar izlendi. Mao ne ilkti ne de son... Halbuki geçmişten günümüze dek yeryüzünde herkese yetecek kadar her şey vardır. İyi bir politika ile herkese refah da sağlanabilirdi. Günümüzdeki olayları anımsayınca ne samimi bir politikanın varlığına olan İnaç var ne de yeryüzündeki tüm adaletsizliklerin son bulacağına dair bir umut. Dünyadaki adaletsizlikleri yazmakla bitmez, Onun için neyse diyeyim!! Kitaba tekrar döneyim. İnsanların kıtlıkla mücadele etmeye devam ettiği dönemlerdi. Birgün valinin eşi aynı zamanda Fugui'nin oğlu Youqing'in gittiği okulun müdürü doğum sırasında çok kan kaybetmişti acil kan lazımdı. Okuldaki öğrencilerden kimin kanı uyuşuyorsa ondan kan alınacaktı. Kanı uyuşan öğrenci de Youqing'ti. Doktor valinin eşinin durumunu daha çok önemsedi ve küçük çocuğun damarlarındaki tüm kanı çekti. Politikada önemli birinin eşi için bir çocuğa kıydılar. Fugui önce babasını sonra annesini şimdi de oğlunu kaybetti. Oğlunun ölümü bir cinayetti. Günümüzde de özellikle çocuklara kıyımın olduğu haberlerin en yabancımızı bile kahrederken anne baba ne yapsın diye düşününce durumun ne derece zor, dayanılmaz bir acı olduğunu anlamak güç değil. Oğullarının ölümünden sonra hayata tutunmaya çalışırlar. Jiazhen’in durumu da pek iyi değil hastalığı gün geçtikçe ilerliyor. Jiazhen bu durumda bile eşini ve kızını düşünüyor onlar için hayata tutunmaya gayret ediyordu. Jiazhen ve Fugui ilk iş olarak kızları Fengxia’yı evlendirmeyi düşünürler. Karşılarına da çok sevecekleri Erxi çıkar ve Fengxia ile görkemli bir düğünle evlenir. Erxi, Fengxia'ya ve Fengxia ‘nın ailesine çok iyi davranıyordu. Erxi ve Fengxia mutlu bir birliktelik yaşarlar zamanla Fengxia’nın hamileliği öğrenilir ve bu durum coşkuyla karşılanır. Doğum zamanı gelince Fengxia hayatını kaybeder. Bu durum annesi ve babasını daha da kahreder, Erxi ise onun yokluğuna bir türlü alışamadı. Fugui hayatını kahreden kayıpları görmeye devam edecekti.Şimdi Fugui’nin hayat arkadaşı da ölmek üzeredir. Jiazhen’in şu sözleri eşine olan sevgisini anlatmak için yeterlidir: “Benim için bu hayat artık bitiyor. Bana karşı çok iyiydin, çok memnunum. Ben de sana iki çocuk doğurdum; Sanırım seni mutlu ettiğimi söyleyebiliriz. Umarım öteki dünyada da, ömrümü yine seninle geçiririm.” Hayatı hep zorluklarla geçmesine rağmen yine de eşine karşı sevgisini hep yüreğinde taşıyarak hayata gözlerini yumdu. Fugui’nin ailesinden geriye damadı Erxi ve torunu Kugen Kalır. Damadı bir iş kazasında feci halde can verince yanında sadece torunu kalır. Torunu ile toprak işlerinde çalışmaya devam eder ve onu yanından pek ayırmaz. Kugen hastalanınca onu evde bırakır ve Kendi elleriyle verdiği fasulye taneleri onun boğulmasına neden olacaktı. Fugui şimdi yalnızdı. Her zaman fazla yaşayamayacağı inancı içindeydi ancak ailesinin kayıplarını tek tek görecek kadar yaşadı. Fugui ölünce onu gömecek bir ailesinin olduğunu biliyordu ancak şimdi o aileden tek bir kişi dahi kalmadı. O bu durumu artık pek önemsemez ve şöyle der: “Nasıl öleceğimi de dü­şündüm; sakin ve sessiz. Beni kimin gömeceği konusunda endişelenmeme de gerek yok, eminim ki köylüler gömerler. Cansız bedenim çürümeye başlayıp da koku dayanılmaz ol­duğunda, benden çabucak kurtulacaklarına eminim.” Fugui artık çok yaşlandı ve tarla işleri için bir eşek almaya karar verir. Eşeği almak için pazara gidince yaşlı bir eşeğin kesilmek üzere olduğunu gördü. Eşeğin durumuna o kadar üzülür ki onu almaya karar verir. Oradakiler yaşlı eşeği aldığı için onunla alay ederler ancak o bunu hiç umursamadı. Bir eşeğin hayatını kurtardığı için çok mutluydu. Kitap burada son buluyor. Kitabı okumayı düşünürseniz şayet kitabın başında Fugui’ye kızgınlığınız olabilir ancak devam edince Fugui’yi seveceğinizi düşünüyorum.
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,4bin okunma
·
119 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.