Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

HER TIRTIL DÖNÜŞMEZ
“Kelebek olacak tırtılın önce kendi kabuğundan vazgeçmesi ve kendi varlığını gelecekteki varlığı için eritmesi gerekir. Her tırtıl kelebek olamaz, kelebek olacak tırtılın yeterince hayalci hücreler yetiştirmesi gerekir. Bu hayalci hücreler, diğer tırtıl hücreleri ile aynı yapıdadır ama bu hücreler tırtıl olmaktan sıkılan “rahatsız” hücrelerdir. Farklıdırlar, rahatsızdırlar. Diğer tırtıl hücreleri büyürler, gelişirler, günü geldiğinde ölmeyi seçerler, doğal ölümü seçerler. Bu hayalci ve rahatsız hücreler ise yaşamayı ve yaşatmayı seçerler ve sayı eğer belirli bir eşiği aşarsa başlatır kelebeğin vücudunu oluşturmaya. Ölümden, kaostan ve savaştan yeni bir dünya, bir kelebek yaratırlar. Bir tırtılın kelebek olup olamayacağını belirleyen, hayalci hücrelerin sayısıdır.” Ne muhteşem. Ne heyecan verici öyle değil mi? Bu durumda tırtıl olmak sadece biyolojik olarak yaşamak ve ölmek anlamına geliyor. Oysa kelebek olmak devrimsel bir tercih. Kelebeğe dönmek büyük bir vaz geçişi gerektiriyor; tırtıl olmaktan, bazı organları öldürmekten geçiyor. Kelebeğe dönüşmek, sadece bir koza örüp, kozanın içinde pasif bir bekleyişle uyumak değil. Koza tırtılın dönüşümüne ev sahipliği yapan güvenli bir ortam. Kelebek olma kararı alan tırtıl bazı parçalarının kaybolmasına ve kozanın onu şekillendirmesine izin veriyor. İçinde cesaret, hayalcilik, yeniliğe açık olmak, bilgelik, konfor alanının rahatlığından vaz geçebilmek barındıran aksiyoner bir bekleyiş adeta. Kozanın kabuğunu kırabilme cesaretini gösterenlerin tercihi. Kelebeğe dönüşmek basit bir karar değil. Dönüşümün gerektirdiği her türlü meşakkati göze almak ve katlanabilmek aynı zamanda. Bütün zahmetlere katlanan tırtıl sonunda yaptıklarının karşılığını alıyor; bir kelebek oluyor. Yaşamın yankısı da böyle değil midir; verdiklerimizi almak. Hikayenin sonunda tırtıl aslında belki de gerçekte kim olduğunu hatırlıyor.
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.