Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yeryüzü, mühendislerin kesin delillerle ispatladığı gibi felekler âlemi karşısında o kadar küçüktür ki, sanki daire içinde bir nokta olup onun büyük bölümünü ya su kapladığından ya da aşırı sıcak veya soğuk sebebiyle yerleşilemez durumdadır. Kara parçalarının tümü ise yer kürenin oldukça küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Bununla birlikte, insanoğlunun gücü o kadar acizdir ki, dünyanın mühim bir kısmını görebilmiş olan çok az kişi bulunabilir. Eğer yanılmıyorsam, hiç kimse bütün ufukları gezmemiştir. Bizim devrimizde dünyanın bir bölümünü görenler genellikle tacirler ve denizcilerdir. Başlangıçtan bugüne kadar benim Venedikli babalarım ve önderlerim bu iki meslekte öyle üstünmüşler ki-hâlâ öyleler-, sanırım haklı olarak onları bütün her şeyden daha iyi tanımak gerek. Çünkü bir zamanlar dünyanın her tarafında hüküm süren Romalıların zayıfladığı dönemden beri, çılgın dünya, dillerin, göreneklerin, âdetlerin ve dinlerin ihtilafının tesiriyle öyle ayrışmış ve bölünmüştür ki eğer Venedikli tacirler ve denizciler işe el atmasaydı bu kara parçaları tanınmamış olarak kalacaktı. Eğer günümüzde birileri onu gezmişse, “ben de onlardan bir kişiyim demelidir. Ben, bütün gençliğimi ve ömrümün büyük kısmını uzak ülkelerde, gelenek ve görenekleri bizden oldukça farklı olan vahşî kavimler ve medenî olmayan insanlar arasında yaşadım; bizim diyarımızda tedavülde olmayan birçok şey gördüm ve tespit ettim; ki Venedik’ten dışarı gitmemiş olanların nazarında efsane gibi görünür. Gerçekte bu sebeple, gördüğüm şeyler hakkında bir şeyler söylemek ve yazmak için ısrar etmiyorum. Buna rağmen, bana emretme ve yasaklama hakkına sahip bazı kişiler, benim gördüğüm ve işittiğim şeyleri yazmamı istediler. Plinio Solino, Pompino Mela, Strabone, Herodote,Diodoro, Dionisio Halicarnasso (ve sonrakilerden); bizim Venedikli hemşehrilerimiz Marco Paulo, Nicolo Conte; İngilizJhon Mandevile ve bu yazarların sonuncuları Pietro Quirini,Aluise da Mosto, Ambrozio Contarini’nin eserlerinin benim söylediklerimden daha az inandırıcı olan bazı konuları ihtiva ettiğini gördüğümden, ben de bundan sonra yolculuk yaptığım yerlere gideceklere ve hemşehrilerimin asayişi için gelecekte bizim saygın şehrimiz tarafından o bölgelere gönderilecek olan kişilere yol gösterici olması için, beni sayısız tehlikelerden koruyan Yaradan’a şükran nişanesi olarak gördüğüm şeyleri yazmalıyım diye düşündüm. Bu amaçla kitabımı iki bölüme ayırıyorum. Birinci bölüm benim Tana’ya seyahatimi içermektedir. İkinci bölüm İran’a yolculuğumdan ibarettir. Bu kitapta yolculuk esnasında yüz yüze kaldığım tehlikelerden ve belalardan çok az bahsedeceğim.
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.