sen yenisin galiba; sözcüklerin akşamdan kalma
dünyada… kendini yaşayacağın içten bir köşe yok
omzunda eskimiş kuşlar, dilinde radikal bir rüzgâr
gülcü çocuk, hayallerinde cimrisin, diyor sana
sen yenisin galiba, ürkekliğin yabansı ve yabancı
cümle kurmakta gecikiyorsun, harflerin serçe
sen yenisin galiba; âşığa bağdat soruyorsun
sen yenisin galiba; aşkının işaret parmağı kayıp
için haram su’lar talanı, dışın dağınık dizeler iklimi
kalbinden başka, geçmişin ve geleceğin yok
gittiği yere kendini götüremeyen göçmez kuş
sen yenisin galiba; her aşkta azınlığa düşüyor yüreğin
bir aşkın içinde arabölgede milis gibi yaşıyorsun
sen yenisin galiba, hiç haram öpücük biriktirmemişsin
sen yenisin galiba; diyalektiği ve aşkı şaka sanıyorsun
kış serçesi gibi pencere önlerinde telaş yapıyorsun
aşk ile alışkanlığı birbirine karıştıran sayısal tarih
kuşların doğu’ya ölüme gitmesi içini üşütmüyor
sen yenisin galiba; aşkta havalar her dem kötü
iki yenilgi arasında sözcüklerini araf’ta soğutuyorsun
sen yenisin galiba; soruların yetim, cevapların öksüz
sen yenisin galiba; kalbinin dış politikası yok
savaş’ta sivil âşık, barış’ta birinci tekil şahıs
en yaşlı mevsim kış gibisin, beyazların tarih
doğu’n haramaşk divanı, batı’n helâlsu gazeli
sen yenisin galiba; aşk bu şehirde iki kere acemi
her yangından sonra suçu su’yun üstüne atan âşık
sen yenisin galiba; dağları sürç-i lisan sanıyorsun
sen yenisin galiba; ezberinde hiç ayrılık yok
sözü devlet dışarı âşıkların selâmını almıyorsun
her aşktan çırak çıkmak en büyük marifetin
şiirlerini eksiğine bozduruyorsun loncalarda
sen yenisin galiba; insanı devlet terimi sanıyorsun
aşka yenilip âşığı yenen hariçten okunan bir gazel
sen yenisin galiba; âşık oldukça küsme hakkı kazanıyorsun