Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

56 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Samanadam
***** Korkulukta, korkmayı temsil eden tek şey belki sadece ismiydi. Korkuluk olmasına karşın kimseye zararı yoktu. (syf.5) İsimlerin, etiketlerin, nesnelerin anlamlarına ne kadar çok takılıyoruz. Aslında her birine verdiğim isimler, etiketler veya anlamlar sadece bizimle ilgiliymiş. Bizler sıklıkla birilerini veya bir şeyleri verdiğimiz anlama göre değerlendiriyoruz. Aslında kitaptan alıntı yaptığım cümlede öyle olmadığını fark ettim. Anlamlar sadece zihinlerimizdeki cümlelermiş, ve düşüncelerimizmiş. Ve düşüncelerimiz gibi onlarda değişkenlik gösterebilirmiş meğerse. ***** "Siz karardığınız için mi üzgünüm, yoksa üzgün olduğum için mi karardınız?" (syf.33) Bazen hislerimizi yoğun yaşadığımızda bulunduğumuz durumdan bir suçlu arama arayışına giriyoruz. Belki zaman zaman durumumuzun sorumlusunu hayat şartlarımıza yüklüyoruz. Ya da geldiğimiz noktaya suçlu bulmak için kendimizi sebep gösterip, kurban ediyoruz. Bu sorularımız aslında boş bir uğraştan başka bir şey olmadığını düşündürdü. Önemli olan neden böyle hissettiğimiz sanki. Ne şartlar altında veya ne sebeplerden ötürü bu durumda olduğumuza değil, durumumuzu değiştirmek için neler yapabilmeliyize odaklanmamız gerektiğini düşünebiliriz. ***** Samanadam, Elmas ve Kömürcü aslında ne kadar yakın isimler. Sap, saman ve odunlar sıkışınca zamanla kömür olur, kömür sıkışınca Elmas olur. Saman gibi nahif kurumuş bir otun, elmas gibi parlak bir taşla aynı kökten gelmesi ne garip! (syf.52) Büyüyüp gelişmek belli aşamalardan geçmeyi gerektirir. Önce ham’sındır. Tıpkı bir bebek gibi. Bir tohumun büyüyüp filizlenirken, sonunda bir oduna oradan bir yakacağa dönüşmesi için pişmesi gibi, hayattın da seni büyütür ve olgunlaştır. Bu gelişim belki uzun ve meşakkatli bir yoldur. Sonunda ise kömürün elmas olması gibi sen de ham halinden geldiğin noktaya erişmek için değer katarsın kendine. Mum nasıl yanmadan etrafına ışık saçamazsa, sen de insan olarak pişmeden, değerli olmazsın. Aydınlanmadan, aydınlatamazsın. Bir tohum (bebek) filiz olmak için toprağa (bir anneye) ihtiyaç duyar. Büyüyüp güçlenmek için güneşe (babaya/öğretmene) ihtiyaç uyar. Beslenmek için suya (sevgiye) ihtiyaç duyar. Zaman zaman her mevsim ayrı olgunlaşır. Bazen çiçek açar, bazen yaprak döker. Tıpkı hayatın zaman zaman bazen mutlu etmesi, bazen bedel ödetmesi gibi. Yaşamımızdaki her şey büyümenin ve gelişmenin bir parçasıdır aslında. ***** İnsan neden hep kaybedince arar? Neden sahip olduklarına değil sahip olmadıklarına göz diker? (syf.53) İnsan hep elindekilere kıymet vermeden, zaten sahip olduğu bilinciyle, belki bir gün kaybedebileceğini aklına bile getirmeden yaşar hayatı. Aslında hep sahip olamadıklarının peşine düşer. Elindekilere değer vermez. Ama gün gelir elinde olmayanı ararken, elindekinden, avucundakinden oluverir. En kıymetli olan aslında sahip olduklarımızdır. Bizim olana değer vermek; emek ister, sorumluluk ister, bilgi ve sevgi ister. Önce kendi elimizdekine değer vermeliyiz. Sahip olamadıklarımızın mutsuzluğunu yaşayacağımıza, sahip olduklarımızın mutluluğunu yaşamalıyız. Ayrıca kitapta geçen samanadam ve bir insanın birlikte bir hayat paylaşabilme ihtimali hikayesinden şöyle bir öngörü oluşturursak. Dış görünüşler, hayat standartları ile ön yargılarımızı oluşturmamalıyız. Önemli olan değişim, gelişimlerdir. ***** "Bir ağaç sadece bir meyve veriyorsa, o meyve çok kıymetli olmalı, demek ki tüm emeğini ona vermiş. Bu meyveyi almazsam eninde sonunda düşüp kuşlara yem olacak ama bir fikrim var. Buraya gelişim sebepsiz olmamalı, belki de bu elmayı ben almalıyım." (syf.51) Tek bir çiçeğe bile emek vermeden meyve elde edemezsin. Sevgi emek ister. Emeğe değer vermezsen, ya yok edersin ya da değer bilen birinin olur, sen yoksun olursun.
Samanadam
SamanadamAnooshirvan Miandji · Bilgi Yayınevi · 2015170 okunma
·
78 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.