Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Julia'nın yumuşak, güzel tenine dayanamayarak elini onun belinde gezdirirken, Julia cazibeli bir ser- zenişle uykusunda mırıldandı. Clay'in lanet elinin kendi bilinci vardı sanki, parmakları karnının deri- sinde dolandıktan sonra göbek deliğinin altına indi. Julia uykusunda döndü, ya da belki de poposunu ona yaklaştırırken uyanmaya başlamıştı. Ona arkadan sarılmıştı ve tamamen kalkmış olan erkekliği, onun yumuşacık poposuna fazla yakın duruyordu. Clay onun omzuna yumuşak bir öpücük kondur- du ve Julia ürperdi, yumuşacık nefesi damarlarında arzunun dolaşmasına, içindeki alevlerin yükselmesi- ne neden olmuştu. Clay elini daha da aşağılara indir- di, parmakları sıcak bir takipteydi şimdi. Julia onun hareketlerine tepki verdi, bacaklarını, elinin rahatça hareket edebileceği kadar hafifçe açtı ve o anda ka- dınlığına temas eden parmakları hissetti. Sarhoş edi- ci ilk dokunuş Clay'in nefesinin kesilmesine neden oldu, onun azgınlığını çoktan hissedebiliyordu; do- kunduğu yer ıslaktı. "Günaydın," diye fısıldadı Julia uykulu bir sesle. "Günaydın." "Bunu mu arıyordun?" diye sordu sırtının üzeri- ne yatıp bacaklarını açarak. Clay bir saniye için hareket edemedi, o kadar bü- yük bir arzuyla dolmuştu ki, sanki sinirleri fazla uya- ranla yüklenmiş gibi, beyniyle vücudu felç geçirmiş,bir an için onu dondurmuştu.. Islanan, kayganlaşan parmaklarını onun güzel kadınlığından çekerken, konuşma ve hareket beceri- sini geri kazandı. Ona nihayet cevap vererek, "Evet," diye hırıldadı. "Seni arıyordum." "Beni buldun," dedi Julia. Clay keskin bir nefes çekti göğsüne, bütün vü- cuduna bir sıcaklık yayılmıştı. Elini onun baldırının üzerine koydu ve bacaklarını daha da açtığında içi şehvetle doldu. Ama bu sadece şehvet değildi, derin ve kalıcı bir sevgiydi, arzu ve sonsuzluğun birleşi- miydi. Becermek istediğin kadına bu kadar ümitsiz- ce ve çılgınca âşık olmak en güzel uyuşturucu, kafa olmanın en güzel hâliydi adeta. "Hazırsın," dedi. Bacaklarının arasına yerleşti- ğinde Clay'in sesi kısık ve boğuktu. Keskin bir nefes aldı, gözleri kapanıverdi ve ona dokunurken dudak- ları aralandı. Julia'nın tepkileri onu daha da alevlen- diriyordu, çünkü kendisi de aynı tutkuyu, aynı de- recede hissediyordu. Bu aşk ve şehvet kokteylinde yıkanmak dışında başka şansları, başka alternatifleri yoktu. Artık bu dünyada sadece onlar vardı ve istedi- ği tek şey de oydu zaten. "Lütfen," diye fısıldadı Julia. Clay'in içi onu biraz daha tahrik etmeye elver- medi, şu anda onu bağlayarak sert de davranmaya-caktı. Şu anda, o söylemese de, onunla sevişmesi gerektiğini biliyordu. Yaşadığı şu günden sonra nor- mal bir sekse ihtiyaç duyuyordu, bu nedenle onun sı- caklığının kendisini sarmasının tadını çıkararak içine girdi. "Seni bu pozisyonda görmek ne kadar da ola- ğan dışı," diye fısıldadı, kolları iki yanında, yavaşça onun içinde hareket ederken. "Bazen erkeğimin üzerimde olmasını isterim," dedi Julia gözlerini onunkilere dikerek. "Benden ne istersen onu olurum." Julia bacaklarını biraz daha araladı, onu daha de- rinlerinde hissetmek istiyordu. "Daha da yakına gel," diye fısıldadı, kollarını onun boynuna dolayarak ya- kınına çekti, böylece göğsünü onunkine yapıştırdı. "Sana olabildiğince yakın olmak istiyorum." "Yakınsın zaten, Julia, yakınsın," dedi Clay. Ağzı onun boynunda, sonra köprücük kemiğinde, son ola- rak da omzunda gezindi, onu öperken Julia'nın du- daklarından sert bir inleme döküldü. "Seni öpmeden duramıyorum." "Beni öpmeyi bırakma." Julia kalçalarını ona doğru itti, onun hareketlerine uyarak, güçlü bacakla- rıyla onu daha da sıkı tuttu. Saf haz taneleri Clay'in vücudu boyunca gezi- nerek, kadınının içinde olmanın yoğunluğunun dün- yayı yok etmesine sebep oldular. Ona olabildiğinceyakın olma isteğiyle, ihtiyacıyla onunla sevişiyor, üzerine öpücükler yağdırıyordu. Ona yakın olmaya hem kendisinin, hem de onun ihtiyacı vardı. Onun kendisiyle her zaman güvende hissetmesini, diğerle- rinin onun vücuduna dokunmasından çok daha fark- lı bir şey paylaştıklarını bilmesini istiyordu. Doku- nuşunun sertliği veya yumuşaklığı fark etmiyordu, çünkü ona her dokunduğunda yüreği sevgi, huşu ve saygıyla doluyordu. "Clay," diye fısıldadı Julia, dirsekleri üzerinde doğrulurken sesi bir soru olarak yükselmişti. "Evet?" "O odaya girdiğin zaman benim nişanlın olduğu- mu söyledin," dedi ve artık bir soru değildi söyledi- ği, gerçeğin saf bir şekilde dile getirilmesiydi. Onun parmağına yüzüğü henüz takmamıştı ama o her şe- yiyle onundu. "Öyle dedim, değil mi?" Clay onu kendisine doğru çekerek vücutlarını yeni bir pozisyona sok- tu, bu sayede her ikisi de oturur konumdaydı ve Julia'nın bacakları ona sarılıydı. Ona doğru sokula- rak elini sırtına götürdü. "Sana nişanlım demem ho- şuna gitti mi?" "Evet, fazlasıyla hoşuma gitti." "Sana karşı öyle hissediyorum," dedi, onun gür, kızıl saçlarından parmaklarını geçirirken bunu söyle- diği için tek bir damla bile gerilmemişti.
Sayfa 208
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.