Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

238 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazarın daha önce "TİNSEL KOPUŞ" ve "ZİRVELERİN ÖTESİNDE" kitaplarını okuyup çok beğenmiştim ve bu kitabı okuduğum sırada yazarın yeni kitap haberini alınca inanın çok sevindim, şimdi sabırsızlıkla yeni kitabın basılmasını bekliyorum. Yoruma başlamadan önce kitabın ÖNSÖZ'ünden bir alıntı bırakmak istiyorum. "İçimizde taşıdığımız ve kendimize bile itiraf etmeye korktuğumuz, kendi iç dünyamızda saklı duran ve yıkmaya cesaret edemediğimiz tabularımızdan kurtulmak için çaba harcama zahmetine katlanmıyoruz. Oysa mutluluk ve hayatın yaşanılacak en güzel tarafları, sadece bir adım uzağımızda. O adımı attıktan sonra bir kuş kadar özgür olduğunuzu hissedeceksiniz." Adelya kazandığı bölümü okumak için VAN'a gider ama bu yöredeki insanlara önyargı ile bakar. Bu önyargının sebebi Tabi ki medyadaki kötü söylemler. Hiç kimseyle arkadaşlık kurmadan okulu bitirip tekrar evine dönmeyi düşünür fakat okuldaki arkadaşları o kadar cana yakın insanlardır ki Adelya'nın bu ön yargısını kırıp onunla samimiyet kurmayı başarabilirler. Sınıf arkadaşı Eda'nın tavsiyesi ile okuldaki dağ ve doğa sporlarına kaydını yaptırır ve sınıf arkadaşlarıyla kampa giderler. O kadar güzel yerlerde kamp yaptılar ki o atmosfer o güzellik Gözümde canlandı. yazarın o kadar derinlemesine ve huzur verici bir anlatımı var ki okurken durup durup Gözlerimi kapatıp o temiz ve büyülü havayı içme soluyor gibi hissettim. Adelya kamptan sonra yaz tatilini geçirmek için şehirdeki evine geri döner orada kurduğu bir cümle çok hoşuma gitti, benim neredeyse her gün kullandığım bir cümleydi. " Şimdi şehrin yükselen gökdelenleri arasında kendimi Demir Parmaklıklar içindeymiş gibi hissediyor, bu gökdelenlerin beni her an yutacakmış hissine kapılıyordum." Kitabı okuduğumuzda o bölgedeki manzaraların muhteşem oluşu, doğanın eşsiz güzelliği insanı etkisi altında bırakıyor. Bir o kadar da yaşam mücadelesi ve zorluklarla yaşama tutunma çabası gözler önüne seriliyor. Adelya büyük şehirde AVM'lerde alışveriş yapan kafelerde arkadaşlarıyla takılan gezip tozan bir Kız'ken o bölgeye uyum sağlaması, kamp yapması dağlara tırmanması, ölüm kokan sınırlarda Hayati tehlikeler atlatması, yüksek adrenalin içeren olayların içinde Bulur kendisini. 4 yıl boyunca bu şehirde Yaşar ve okul bittiğinde arkadaşlarıyla vedalaşır ama aralarından biri ona öyle bir vedalaşma yaşatır ki hayatı boyunca Hep bunun izini taşır.Hayallerine kavuşmuş ülkenin en iyi gazetecilerinden biri olmuş evlenip anne olmuş ama okula veda ettiği gün Yaşadığı olayların sırlarını açığa çıkarmaktan hiç vazgeçmemiştir. Kitabın sonlarına doğru Tüm bu sırların tek tek açığa çıkması kitabın temposunu oldukça yükseltti ve ben biraz gözyaşı ve biraz tebessümle kitabın kapağını kapattım. Bu arada kitabın adı olan 7 kilise ile ilgili kısa bir bilgi vermek istiyorum kiliseye 8 yüzyılda Ermeniler tarafından inşa edilmiş ve sonra farklı dönemlerde kiliseye başka bölümler eklenmiş Bu yüzden kiliseye yedi kilise deniliyormuş. Ayrıca arşiv haberlerine göre kilisenin tapusu Gazeteci Fatih Altaylı'nınmış. Fatih Altaylı haberde aynen şunları söylemiş: " Kilisenin tapusu bende. Dedeme ait orası. Dedemden babama kaldı, babam ölünce de bana kaldı. Kırk-elli yıl önce dedem kiliseleri tamir ettirmiş, yıkılmasın diye. Bir daha kimse ellemedi, öylece kaldı. Köyde bize ait ama ne gidiyorum ne de görüyorum. Bu kitap ile tanışmama vesile olan sevgili
Meral Aydın
Meral Aydın
ne ayrıca çok teşekkür ederim.
Yedi Kilise
Yedi KiliseSelami Çınarcı · Kitap Müptelası Yayınları · 202337 okunma
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.