Evlatlarının kendi inandığı yolda gitmesi için evlatlarına baskı yapan otoriter bir anne... Genç bir kızla ilişkisi olduğu için eşinden kurtulmak isteyen bunu evlatlarına özgürlük adı altında her şeye izin vererek annenin kararlarını hiçe sayan bir baba... Babamız arkamızda diye her taşkınlığı yapmaya çalışan iki kız evlat... Ve bu yaptıkları taşkınlıklar bir ailenin bitmesine sonrasında büyük kızın ölümüne kadar giden bir aile dramı...Bunun sonrasında annesine iyice düşman olup babasını tercih eden Gül...
Başka bi yönde ise annesini kaybetmiş babasıyla yaşayan diş hekimliği 4.sınıfa geçen Ünsal... Bir gün babasının iş dolayısıyla Ankara'ya taşınmaları gerektiğini söyleyerek yalan söyleyen ve yalanı kısa sürede ortaya çıkan baba... Baba meğer genç bir kızla evlenecektir. Uzun iş seyahatlerine çıktığı için genç eş ile oğlunun aynı evde kalmasını istememektedir.. Bunu duyan Ünsal yıkılır... Her şeyini toplayıp Ankara'daki anneannesine gider...
Vee Gül ile Ünsalın yolları kesişmiş olur... Aslında aralarında bir şey yokken Gül'ün arkadaş ortamını terk etmesinin Ünsal yüzünden olduğu düşünülüp asılsız iftiralarla onların hayatlarını inşa etmiş olurlar... Gül ile Ünsal kısa bir süre sonra evlenirler.. 3 yıl içinde Efruz adında bir oğulları Cansu adında kızları olur.. Bu sırada okuldan da mezun olmuşlardır.. Gül'ün babası eczane açmıştır. Ünsal askere gider. Bu sırada Gül'ün babası iflas eder. İflas ettiği için genç eş de gider. Ünsal askerdeyken Gül'ün babası Almanyaya gidebileceklerini orada bir eczane açabileceklerini söyler. Gül evlenmeden önce Ünsala her dediğini yaptırabileceğini onu mimar edasıyla istediği düzeye getirebileceğini hayal ederek evlenir ama istediği gibi olmayınca Almanya konusunda bunu başarabileceğini hayal eder. İstediği gibi gitmeyince bir adres bile bırakmadan her şeyini devredip babasıyla birlikte çocuklarını alıp Almanyaya kaçar.. Yıllar geçtikçe çocuklar büyüdükçe Avrupa'da çocuk büyütmenin zorluklarını gördükçe evlatları ona isyan ettikçe geçmişte annesine yaptıkları aklına gelir ve pişman olur. Annesine mektup yazar. Annesi cevap vermez. Bir gün 12 yaşındaki kızının sevgilisi olduğunu görüp onu uyarmak istediğinde kızının saygısızlığına tahammül edemeyip tokat atmasıyla başlar her şey... Avrupa'da şiddet gören çocukları koruma amaçlı polisler çocukları alıp yetiştirme yurduna yerleştirmektedir. Cansu o sinirle polise arayıp şiddet gördüğünü söyler. Polisler Cansuyu alıp yurda yerleştirir. Çaresiz kalan Gül annesine bir mektup daha yazıp Ünsala ulaşması gerektiğini zor durumda olduğunu annesinin kıymetini çok iyi anladığını söyler. Annesi Füsun hanım bunu yapar. Ünsal Gül'e bir mektup yazar ve sonrasında Almanyaya ailesinin yanına gider. Cansuyu yurttan alır babasının hatrına Cansu annesini affeder ve Türkiye'ye dönerler. Ünsal alışverişe gidiyoruz diye çocukları yanına alıp anneannesine götürür. Kayınvalidesine rica edip Gül'e götürmeyi teklif eder. Füsun hanım torunlarının hatrına kabul eder. Füsun hanın ve Gül kavuşurlar. Bu manzara karşısında çok duygulanan oğulları Efruz baba barış güzel şey senden bir şey istesem yapar mısın diye sorar. Babası yapabileceği bir şey ise seve seve yapacağını söyler. Annem ile anneannemi gördüğümüz gibi dedem ile seni de bu şekilde görmek istiyorum der. Baba kabul eder. Ve mutlu mesut yaşamaya devam ederler...
Ahmed Günbay Yıldız yine her zaman ki gibi muhteşem bir eser yazmış. Kalemine sağlık üstad...
Okuyun okutturun efendim :)
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.