Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ne oluyor? Üzerlerine ölü toprağı mı saçıldı? İslâm'ın cihad ahkâmı mı değişti, say kanunu mu ilga oldu? Yoksa o eski mücahidler tekaüde mi ayrıldı veyahut da müslümanların artık her derdi bitti, her müşkülü halloldu da hizmete, gayrete lüzum mu kalmadı? Hayır, hiçbiri değil. Bu mânevi bir hastalıktır. Bu hastalıktan kurtulmak için daima şu noktalara dikkat etmeliyiz; 1. Dünya hayatının fâni zevkleri ve bitmez tükenmez meşgaleleri müslümanı aldatmamalı, Şairin; "Rahât ister nefs, mihnetdir ibâdet ser te ser Terk-i rahât rağbet-i mihnet kılan mümtâz olur." dediği gibi insan tabiatı rahatlığa meyyaldir; ibadetler ise hep meşakkatli, zahmetli bir yapıya sahiptir ama imanı için çalışan, çile çeken, meşakkatlere göğüs geren, zorlukların üstüne yürüyen kimseler dünyada ve âhirette makbul olurlar. 2. Nefse uyulmamalı; onun ekseriyetle insanlara dünya ve âhirette büyük zararlar verecek şeylere heves ettiği bilinerek, arzuları aklın süzgecinden geçirilmeli, zararlarının karşısında direnilmelidir. Kanuni Sultan Süleyman bu gerçeği ne güzel dile getirmiş: "Nefs hazzın ey Muhibbi vermegil hayvân-sıfât, Zabtı nefs et, ârif ol, âlemde insânlık budur!" 3. Şeytanın insanı daima aldatmaya çalıştığı da unutulmamalıdır; hatta bunun için bazen çok masum ve mantıki görünen muhakemeler de ileri sürdüğü, sûret-i haktan görünerek, salih kimseleri bile şaşırttığı, âbitleri baştan çıkardığı iyi bilinmeli, daima uyanık ve tetikte bulunulmalı. Hizmetten geri kalmak hususunda hiçbir mazeret kabul edilmemelidir. En önemli prensibimiz gevşememek, gaflete düşmemek, “huş der-dem: her nefes alış verişte bile şuurlu ve ayık olmak”tır. 4. “İbadetin makbulü az da olsa devamlı yapılanıdır.” gerçeğini daima hatırda tutmalıyız; günden güne terakki esas iken bilakis gerilememeli, sahip olduğumuz hal, mevki ve makamı kaybetmemeliyiz. Hayatın ömür boyunca süren sürekli bir mücadele ve çalışma olduğunu, duranın düşeceğini, hareketin hareket getirdiğini kendi kendimize tekrar tekrar hatırlatmalıyız. 5. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem: "İman da sizden birinin içinde tıpkı -elbisenin eskiyip yıprandığı gibi yıpranır sönükleşir. O halde Allah'tan (cc.) imanı kalbinizde yenilemesini, tazelemesini isteyiniz." buyurmuş. O halde dualarımızda Rabbimizden, bizi yolunda sabit kılmasını, imanımızı tazelemesini ısrarla ve daima istemeliyiz. 6. Diğer bir hadis-i şerifte de Peygamber Efendimiz: “İmanınızı yenileyiniz.” buyurdu. Denildi ki: “Yâ Resûlallah, imanımızı nasıl yenileyebiliriz?” Buyurdu ki: “Lâ ilâhe illallâh sözünü çok söyleyiniz.” Demek oluyor ki mânevî fetretin, gevşekliğin en müessir ilacı kelime-i tevhid zikri imiş. Zikirden gafil olmamalı, mânevi vazifelerimizi, derslerimizi ihmal etmemeliyiz.
Sayfa 82
·
75 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.