Kitap önsözlerine ve varsa sonsözlerine çok önem veririm. Eğer önsöz ve sonsöz kapsamlı ve merak uyandırıcıysa önkitap ve sonkitap yerine geçer benim için. Kitabın içinde olacakların ufak fısıltılarını duyarsınız önsözlerde. Ficciones’in başında Borges’i yeni okumaya başlayacaklar için çok faydalı olabilecek bir önsöz var. Borges’i oku diye fısıldıyor bu önsöz. James Woodall’ın önsözü Borges’in hayatı, eserleri, eserlerinin basım süreçlerini, büyülü gerçekçilik akımının neresinde olduğunu, ülkesinin durumu hakkında bilgiler içeriyor. Ben bu önsözü detaylıca anlatarak kalabalık bir inceleme oluşturma hilesine başvurmayacağım.
Olağanüstü evrenler, hayali ansiklopediler ve eserler arasında fantezi ve gerçeği mükemmele yakın bir şekilde birleştirerek, tam bir bütünlük yerine parçalanmış bir olayı zamana uydurarak, görme duygusunu yitirmiş birine yakışan bir şekilde soyutu somutmuş gibi gösteren Borges’in öykülerini okumak insana başka dünyaların kapılarını açıyor. Nasıl ki ilk hikâyeyi otobüste okurken otobüsle yolcuların uçtuğunu gözlerim görüyorsa son hikâyede de benle odam uçuyorduk. Hasan Ali Toptaş Borges’in Yolları Çatallanan Bahçe öyküsünü en sevdiği dokuz öykü arasında gösteriyor. Ben de bahsettiği sekiz öyküyü okudum, son olarak Yolları Çatallanan Bahçe kalmıştı. Bir nevi o hikâyeyi okumak için bu kitabı okudum da denebilir. Bazen böyle küçük amaçlar farklı yazarları okumanız için sürekli bir itki oluşturur. Şuan beynimde bu itkiyi Borges için hissediyorum. Toptaş, Borges “Kelimeleri işaret parmağıyla başparmağının arasına yerleştirdi mi, tıpkı toprakaltından çıkarılan eski çağlara ait madeni bir kalıntının üzerindeki tortuları temizliyormuş gibi, teni o kelimelerin ruhuna temas edinceye dek, iyice ovalar. İnsanın aklına da, mızmız birer kurtçuk halinde kımıldanıp duran bir yığın soru serper bu arada.” diyor. Toptaş’ın kurduğu ikinci cümleye Borges okurken biraz dikkat etmek gerekiyor bana göre. Çünkü çok şeyi az sözle anlatmayı isteyen, çok araştırıp çok okuyan Borges’in ünlü eserler ve yazarlardan bahsetmesi, metinlerarasılık gibi tekniklere başvurması okurda okudukça kabaran bir merak duygusu oluşturuyor. Eğer okurken hmmm, bunu not alıyım, burası önemli olabilir araştırmalıyım, gibi cümleleri aklınızdan geçirmiyorsanız Borges’in öykülerini okumak sizin için zaman kaybı olabilir. İşin hoş tarafı şu ki kitap iki bölümden oluşuyor, Yolları Çatallanan Bahçe kısmındaki öykülere öykü demek çok garip geliyor insana. Öyküden daha kapsamlı şeyler. Sadece garip…
Borges okumadan önce büyülü gerçekçilik hakkında biraz bilgi edinmek gerekiyor. Ve okurken bahsettiği şeyler araştırmak. Ve okuduktan sonra da. Hepinize iyi okumalar. :)