Göğü kucaklayıp getirdim sana
kokla açılırsın
solmuşsun benzin sararmış
yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün
öyle bükük bakma bana
Çam kolonyası getirdim sana
kentli dağlıların haklı sevdasını
bolu ormanlarından çarpan bir koku
sanki köroğlunun ter kokusu
aman kokusu, billah kokusu
Canlarım, canım benim
üzme kendini bu kadar
sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var
bak yeryüzü ne kadar geniş ne kadar dar
dur, akıtma gönlüm yaşını
gözünden öpecek bir yer bırak
oy bana en yakın bana en uzak sevgili yar hasretine vur beni
Giyecek çamaşır getirdim sana
adettir diye değil, sevdim diyedir
bağışla, eski biraz
bedenim uygundur diye bedenine
elimle yıkadım, ütüledim
elma ağacında kuruttum
...