Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

496 syf.
·
Puan vermedi
·
27 günde okudu
Kazancakis’in, kendisi gibi Girit topraklarında yaşamış olan Rönesans ressamı El Greco’ya yazdığı mektuplardan oluşuyor kitap. Biçim ve içerik olarak mektuptan ziyade seyahatname, anı ya da otobiyorafik özellikler taşıyor diyebiliriz bu metinler için. Gayet duru ve akıcı bir dille yazılmış, yazarın karakterini, doğrudanlığını, samimiyetini dili kullanışından da hissedebiliyoruz. Kazancakis demek ‘’Zorba’’ demekti benim için ama yazarın ruhsal otobiyografisi kabul edilen bu kitabı okuyunca “Zorba”nın onun ulaşmak istediği bir ideal olduğunu gördüm. Zorba gibi olmak isteyen bir Kazancakis. Yazar, hayatı yukarı doğru yapılan bir “tırmanma” olarak tanımlıyor ve şöyle diyor: “ Ruhumun tümü bir çığlık ve uğraşımın tümü bu çığlığı yorumlamak. Hayatım boyunca, yalnız bir kelime bana acı çektirmiş ve beni aşka getirmiştir: tırmanma. Ben bu tırmanışı burada, gerçek ve hayalle karışık bir biçimde sunmak istiyorum. Tırmanışımın bıraktığı kırmızı ayak izlerini de…” (s. 9-10) Yazarın ruhunda yaşadığı sancıları, arayışı, Tanrı ve insanlarla olan savaşını, kendi deyimiyle tırmanışını okuyoruz bu kitapta. Oldukça zengin ve uzun bir yolculuk olan maratonda kimlerle karşılaşmıyoruz ki… İsa, Buda, Lenin, Bergson, Nietzsche’den tutun Panait İstrati’ye kadar birçok tanıdık isim bazen kurgu bazen gerçeklerle eşlik ediyor bu yolculuğa. Girit’ten başlayan Kazancakis’in mektuplarıyla Türkiye, Rusya, İtalya, Kudüs, Sina, Viyana, Berlin, Kafkasya ve daha birçok yere uğruyoruz. İçindeki Tanrı’yı bulmaya, anlamaya çalışırken dinleri, inanışları eleştiriyor bazen ağır bir şekilde. Azizlerle, keşişlerle dalga geçiyor kimi zaman. Bedenin isteklerinin görmezden gelinerek insanın sadece ruhtan oluşmadığını vurguluyor. Bedenin isteklerini engellemek yerine tatmin ederek mutlu ve özgür olunabileceğini savunuyor. Kazancakis’in felsefesini benimsemesem de saygı duyduğum görüşleri var. İnsanın kendine verileni olduğu gibi kabul etmeyip, kendi doğrularını araması, sorgulaması, bu uğurda başaramasa bile gayret sarfetmesi gerektiği görüşünü sevdim. Şunu da belirteyim, yazar Türkiye-Yunanistan arasındaki savaşa tanık olmuş ve kendi cephesinden savaşın izlerini yansıtmış. İyi şeyler söylememiş tabii hâliyle. Bunları okurken tuhaf bir duyguya kapıldım ve savaşın hiçbir zaman kazananının olmadığını, iki tarafın da aslında kaybettiğini bir kez daha düşündüm. Bu kitabı okuyun demiyorum, siz bilirsiniz. :) Ben okuduğuma memnunum, benim için sorular sorduran, düşündüren kitaplar iyidir; bu da öyle bir kitap.
El Greco'ya Mektuplar
El Greco'ya MektuplarNikos Kazancakis · Can Yayınları · 2016248 okunma
·
112 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.